187

Vaktiyle Allah, kendilerine kitap verilenlerden, “(Kitaplarında yer alan tüm hükümleri) mutlaka insanlara açıklayacak ve onu gizlemeyeceksiniz.” diyerek söz almıştı. Fakat onlar bunu kulak ardı edip umursamadılar ve az bir dünyalığa sattılar. Yaptıkları alış veriş ne kadar da kötü!

Vaktiyle Allah, kendilerine kitap verilenlerden, (.......) diyerek söz almuştı.” İşte yüce Allah’ın onlardan söz aldığı zamanı bir hatırla. (.......) kelimesi (.......) harfiyle muhatap kipi olarak gelmiştir. Bunun sebebi, onlara hitap olayını hikâye etmiş olmasındandır. Nitekim; benzer durum, Allah Teâlâ'nın şu kavlinde de şöyle geçmektedir:

“Biz, Kitap'ta (Tevrât'ta) İsrâ'il oğullarına: «Sizler, yeryüzünde iki defa fesat (bozgunculuk) çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız.» diye bildirdik.” İsrâ', 4. Bu Âyetteki, (.......) kelimesi ile, (.......) kelimesi buna örnektirler.

Kırâat imâmlarından İbn Kesîr, Ebû Amr ve Ebû Bekir, (.......) kavlini (.......) olarak (.......) harfiyle okumuşlardır. Çünkü bunlar gaiptirler. zamîr ise kitaba râcidir.

Yüce Allah burada Kitabın (yani Tevrât'ın) açıklanmasının mutlak manada gerektiği ve farz olduğu gerçeğini belirttiği gibi, aynı şekilde onu gizlemekten de kaçınmalarını farz kılmıştır.

Fakat onlar bunu kulak ardı edip umursamadılar” Misakı, verdikleri sözü terk ettiler. Kendilerinden alınan kesin sözü tutmadılar.

Yani; sözlerine riayet etmediler, ona iltifat dahi etmediler.

(.......) yani “arkalanna atmak” demek, bir şeye değer vermemekten, önemsememekten bir özlü sözdür. Bunun için gerekli çalışmayı yapmayıp terk etmek manasınadır.

Burası, ilim adamlarının halka hakkı yalm olarak ve saklamadan, tüm gerçekleriyle anlatmalarının vacip (farz) olduğu konusunda bir delildir. İlim adamları, bildikleri gerçekleri mutlaka halka anlatmak zorundalar. Kötü bir gaye için ve zalimlere kolaylık sağlamak maksadıyla ya da bazı kimseleri hoş tutmak ve memnun etmek için hareket etmemeliler, gerçekleri saklamamalıdırlar. Aynı zamanda kendisine bir menfaat sağlamak veya kendisine bir zarar gelecek düşüncesiyle yahut da sırf başkalanna bilgi vermemek, başkalannın öğrenmelerini istememek düşüncesiyle ilmi saklaması, öğretmemesi doğru değildir. Çünkü; bir hadiste şöyle buyurulmuştur:

“Kim, ehil olan birinden ilmi saklarsa (öğretmezse), Allah ateşten bir gem ile ağzına gem vurur.” Ahmed b. Hanbel, Müsned; 2/263. Ebû Dâvud, 3658. Tirmizî, 2649. İbn Mâce; 261.

ve az bir dünyalığa -basit bir çıkara karşılık- sattılar. Yaptıkları alışveriş ne kadar da kötü.”

187 ﴿