193

“Ey Rabbimiz! Biz, (.......) diye îmana çağıran bir davetçiyi işittik ve hemen îman ettik. Rabbimiz! Artık bizim günahlarınıızı bağışla, kötülüMerimizi ört, canımızı da iyilerle beraber al.”

Ey Rabbimiz! Biz,...bir davetçiyi işittik.” Meselâ, “Adam şöyle derken duydum.” dersin. Dolayısıyla yapılan eylemi adama isnad etmiş olursun ve bu arada duyuları ya da dinlenen şeyi hazfedersin (söylemezsin). Çünkü sen, kişiyi ondan dinlediğinle tanıtmaktasın. Dolayısıyla duyduğun ya da dinlediğini zikretmeye gerek duymazsın. Eğer herhangi bir vasıf ya da tanıtma olmasaydı, onun bunda herhangi bir payı da olmazdı. Bu bakımdan, Filancanın sözünü dinledim, denilir.

Âyette seslenenden gaye; Ya Resûlüllah'dür (sallallahü aleyhi ve sellem) veya Kur'ân'dır.

diye... îmana çağıran, ...” Allah'a îman etmeleri için.. Burada böylece çağıran zatın yüceliğinin, üstünlüğünü göstermektedir, Çünkü; îmana davet denen daha üstün bir davetçi olamaz.

Rabbinize îman edin, ... diye.. biz de hemen îman ettik.” Buradaki, (.......) kavli, (.......) demektir. Ya da, (.......) Rabbinize îman edin, demektir.

Şeyh Muhammed Mansûr Mâturîdî'ye göre bu âyet, imanda istisna yapmanın bâtıl olduğuna delildir.

Rabbimiz! Artık bizim günahlarınıızı -büyük günahlarınıızı- bağışla,” kötülüklerimizi -küçük günahlarınıızı- ört,” canımızı da iyilerle beraber al.”

İyilerin” sohbetine devam edenlerle beraber hareket eden ve onlardan sayıları.

(.......) Ebrar: Sünnete bağlı olarak hareket edenler demektir. Bu kelime, (.......) kelimesinin veya (.......) kelimesinin çoğuludur. Tıpkı (.......) ve (.......) kelimeleriyle (.......) ve (.......) kelimeleri gibi.

193 ﴿