195

Bunun üzerine Rableri onların dualarına şöyle karşüık verdi: “Ben, erkek olsun kadm olsun içinizden sâlih amel işleyenlerin amelini boşa çıkarmam. Hep birbirinizdensiniz. Artık dinleri uğruna hicret edenlerin, ülkelerinden çıkarılanların ve Benim yolumda işkence görenlerin, çarpışanların ve öldürülenlerin günahlarını mutlaka örtecek ve and olsun ki, kendilerini altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu, Allah katından (onların güzel amellerine) bir karşılıktır. Mükâfatların en güzel olanı Allah karındadır.

“Bunun üzerine Rableri onların dualarına şöyle karşılık verdi:” Cevap verdi, icabet etti. Nitekim, (.......) ve (.......) de bu manayadır.

“Ben, erkek olsun kadın olsun içinizden sâlih amel işleyenlerin amelini boşa çıkarmam.” Burada, (.......) kavli, (.......) demektir. (.......) burada, (.......) kelime-

(.......) kavli de amili açıklayan bir ifadedir.

Hepiniz, eşitsiniz, birbirinizden bir üstünlüğünüz yoktur.”

Yani; erkek kadındandır, kadın da erkektendir. Hepiniz Hazret-i Âdem (aleyhi’s-selâm)’in çocuklarısmız. Ya da din ve yardım açısından birbirinizdensiniz.

Bu, bir muterize (parantez) cümlesidir. Bununla kadmların erkeklerle, yüce Allah’ın güzel amel işleyen kullarına vadettiği şeylerde ortak oldukları açıklanmıştır.

İmâm Cafer Sâdık - Allah kendisinden râzı olsun- der ki:

“Herhangi bir konuda bir kimse bir zorluk yaşarsa, bunun üzerine beş kez: (.......) diye yakarma, Allah o kimseyi korktuğundan emin kılar ve istediğini de verir, dedikten sonra burada dua olarak geçen âyetleri okudu.”

Arlık dinleri uğrunda hicret edenlerin,” Bu cümle mübtedadır ve, “onlardan güzel amel işleyenler” kısmmı açıklamaktadır.. Bu da âdeta onlara tazim ve saygı ifadesini belirtmek için söylenmiştir. Sanki şöyle buyurulmaktadır: “Şu üstün ve değerli işleri yapanlar ki; bu da vatanlarından ayrılıp uzak düşmektir, nerede güvenli bir şekilde imanlarının gereğini yaşayacağız diye dinlerini yaşamak için Allah'a kaçıp koşanlardır.”

Hicret olayı İslâm'ın başlarıgıcında var olduğu gibi ahir zamanda da var olacaktır ve var oluşu hep sürdürecektir.

ülkelerinden çıkanların,” doğup büyüdükleri ve yetiştikleri vatanlarından çıkarılıp sürgün edilenlerin, “ve Benim yolumda işkence görenlerin,” hakaret edilerek, dövülerek, malları yağmalarıarak zulüm ve işkence çekenlerin, Burada, “Benim yolumda” ifadesinden murat, “dinim uğrunda, dinim yolunda” demektir.

Çarpışanların ve öldürülenlerin günahlarını mutlaka örtecek.” Allah'a ortak koşanlarla, müşriklerle savaşan ve bu uğurda şehit düşenlerin günahlarını mutlaka örteceğim.

Kırâat imâmlarından İbn Kesîr ve İbn Âmir, (.......) kavlini,

(.......) olarak okumuşlardır. Ayrıca kırâat imâmlarından Hamza ile Ali Kisâî de, (.......) kavlini takdim ve tehir suretiyle, (.......) şeklinde krraat etmişlerdir. Bu okuyuş tarzıyla, (.......) harfinin tertip için olmadığını görüyor ve bunu delil gösteriyoruz.

(.......) mübtedasmın haberi, (.......) kavlidir ve bu, mahzûf bir kasemin (yeminin) de cevâbıdır.

ve and olsun ki, kendilerini altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım.” Bu cümle az önce belirttiğimiz gibi mahzûf bir kasemin cevâbıdır.

“Bu, Allah katından onların güzel amellerine bir karşılıktır.”

(.......) kelimesi burada müekked mastardır.

Yani, sevap veya ödül olarak, demektir. Kaldı ki; (.......) kavli,

“And olsun ki; onlara sevap vereceğim, onları mutlaka ödüllendireceğim. “manasınadır.

Mükâfatların en güzel olanı Allah katındadır”

Yani; mükâfat verebilecek yegâne zât yüce Allah'tır. O'ndan başkası asla buna kâdir olamaz.

Rivâyet olunduğuna göre, kimi mü'minler, Allah düşmanlarının bolluk ve refah içinde yaşadıklarını gördüklerinde;

“Şüphesiz Allah düşmanları gördüğümüz kadarıyla bolluk ve refah içerisinde bir hayat geçiriyorlar. Bize gelince, biz açlıktan ölmek üzereyiz, nefesimiz kokuyor.” diye yakınmışlar. İşte şimdi tefsirini okuyacağımız âyet bununla ilgili olarak nâzil olmuştur. Rabbimiz şöyle buyuruyor:

195 ﴿