3Eğer (bakımınız altındaki yetim kızlarla evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız, beğendiğiniz (size helâl olan) kadınlardan ikişer, üçer ve dörder evlenin. Şayet adalet yapamayacağınızdan (haksızlık yapmaktan) korkarsanız o takdirde ya bir tane alın veya sâhibi bulunduğunuz (cariye) ile yetinin. Bu, adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır. “Eğer bakımınız altındaki yelim kızlarla evlenmediğiniz takdirde o yetimlerin haklarına riayet edememekten korkarsanız,” Erkekler için, (.......) ifadesi nasıl ki kullanılıyorsa, tıpkı onlar gibi yetim kızlar için de aynı kelime kullanılır. Bu kelime, (.......) ve (.......) kelimesinin çoğuludur. Ancak (.......) kelimesine gelince bu, yalnızca (.......) kelimesinin çoğuludur, başkasının değil. Adil davranamamaktan korkarsanız... (.......), adil oldu, adaletli davrandı manalarına gelir. “Beğendiğiniz/size helâl olan kadınlardan ikişer, üçer ve dörder evlenin.” Çünkü; kimi kâdirılar vardır ki, onlarla evlenmeniz size haram kılınmıştır. Nitekim, bu husus kendileriyle evlenme yasağı bulunan kâdirılarla ilgili âyette açıklarınıştır. Bu âyette, geçen (.......) kelimesi, sıfata yöneliktir. Çünkü; (.......) akıl sâhibi olan varlıkların sıfatlarında var olur, gelir. Sanki burada, “kâdirılardan temiz olanlardan, hoşunuza gidenlerden, sizin için helâl olanlarından “denir gibidir. Çünkü; akıl sâhibi kâdirılar sanki akıl sâhibi değilmiş gibi değerlendiriliyorlar. Nitekim, yüce Allah'm: “veya sâhibi bulunduğunuz cariyelerle yetinin.” kavlinde geçen (.......) gibi. Bir tefsire göre zina yapmaktan geri durmazlar ve fakat yetimlerin velâyetinden, onların bakımların üstlenmekten geri dururlar. Bir de şöyle bir tefsir yapılmıştır: “Eğer yetimlerin haklarına riayet edememekten korkar ve endişe duyarsanız, bu takdirde zina yapmaktan korkun da, kadınlardan sizin kendileriyle evlenmeniz helâl olanlarla evlenin. Gidip yasak sınırlarda gezip dolaşmayın.” Ya da: “Yetimlerin mallarina velayet etme bakımından bir sıkıntı çekerler, bundan geri durumlar da, çok kâdirıla evlenmekten (beraberlikten) geri durmazlar, onların haklarını gözetmezler. Halbuki fazla kâdirıla evlendikleri takdirde aralarında adaletle davranamayacağuıdan, onlara zulmedeceğinden sakınmaz.” Burada sanki şöyle bir mana bulunmaktadır: “Mademki bunu kendiniz için ağır bir yük ve vebal görerek geri duruyorsunuz, bu takdirde fazla kâdirıla evlenmekten de geri durunuz. “ Yine bir başka tefsir de şöyledir: “Eğer bakımınız altındaki yetim kızlarla evlendiğiniz takdirde onların haklarına riayet edememekten korkarsanız, bu takdirde yetişmiş, erginlik ve olgunluk çağına gelmiş kadınlardan ikişer, üçer ve dörder olmak üzere evlenin.” Dikkat edilirse, (.......) kelimeleri nekre kelimelerdir. Bu kelimelerin Munsarıf olmamaları, yani gayri Munsarıf olmalarının sebebi iki özellikten dolayıdır. Bunlardan bir adl/udul, diğeri de vasıf olmasıdır. Nitekim, İmâm Siybeveyh'in ifadesi de buna delâlet etmektedir. Bu kelimeler, (.......) kelimesinden veya (.......) kelimesinden hâl olarak mahallen mensûbdurlar. Bunun takdiri de şöyledir: “Sizin için helâl olan kâdirılardan sayıları ikiye, üçe veya dörde ulaşana kadar evlenin. “ Eğer: “Nikah, yani evlenme meselesinde çoğul olarak mutlak anlamda kullanılması gereken durum, “İki, veya üç ya da dört” sayıları arasında çoğul yapılmasının uygun olduğudur, o hâlde ikişer, üçer ve dörder ifadesinin tekrar edilmesinin manası nedir?” diye soracak olursan benim buna cevabım şöyle olur: “Burada hitap yani sesleniş herkesedir. Bu bakımdan tekrar etmek gerekli (vacip) olmuş oldu. Böylece evlenmek isteyen bir kimse âyette mutlak manada anlatıları sayılardan birini dilediğinde kendisinde toplayabilsin.” Bu, âdeta şu ifadeye benzer, adamın biri birkaç kimseye, “Alın şu bin dirhemi aranızda ikişer ikişer, üçer üçer ve dörder dörder paylaşırı. “diyor. Eğer, “Alın bunu birer birer paylaşırı.” demiş olsaydı bunun bir manası olmazdı. Bir de burada söz konusu ifadeler arasına, atıf edatı olan, (.......) harfi getirilmiştir. Bunun sebebi de söz konusu bu sayılardaki eşleri bir arada bulundurmanın câiz olduğudur. Eğer (.......) edatı yerine ya da manasına gelen, (.......) atıf edatı getirilmiş olsaydı bu takdirde böyle bir mananın anlaşılması câiz olmaz, uygun görülmezdi. Yani; cevaz manası yok olurdu. “Şayet -söz konusu sayılarda kâdirılar arasında- adalet yapamayacağınızdan (haksızlık yapmaktan) korkarsanız o takdirde ya bir tane kadın alın -ya da bir tanesini tercih etmelisiniz- veya sâhibi bulunduğunuz cariyelerle yetinin.” Böylece bir kolaylık olsun ve eşitlik sağlarısın. Bu şekilde hür (özgür) olan bir tek kadın ile sayısız cariye alma arasında bir kolaylık ve bir eşitlik olmuş olsun. Kısaca kolaylık olması halanından bir tek özgür kadın ile sayısız hâlde cariye arasında bu manada bir ayırım söz konusu değildir. “Bu, -yani; bir tek eş seçme veya odalık edinme meselesi-, adaletten ayrılmamanız -başka şeye yönelmemeniz ve zulmetmemeniz, haksızlıkta bulunmamanız- için en uygun olanıdır.” Meselâ; (.......) denilir. Bu terazi bir tarafa ağır basmca söylenir. Nitekim, hakimin hükmünde yanlı hüküm vermesine de yani taraflı davranarak haksızlık yapmasma da, (.......) denir. İmâm-ı Şâfiî’den hikâye olunduğuna göre kendisi, (.......) kavlini, “Ayaliniz, (çoluk çocuğunuz) çok olmasın, bakımıyla yükümlü olduklarınızın sayıları fazla olmasın.” diye tefsîr etmiştir. Ancak İmâm-ı Şâfiî'ye bu konuda itirazda bulunulmuş ve bu, (.......) kelimesiyle ifade olunur denmiştir. Bu da ailesi, halanını üstlendiği kimselerin çok olması demektir. Zira ailede nüfus sayısı arttıkça, sıkmtı da o nisbette artar ve aynı zamanda onlara bakma gereği doğar. İşte böyle bir durumda insan haramdan veya şüpheli şeylerden sakınmakta ya da korunmakta zorluk çeker. Helâl kazanç zorlaşır. Aslında bu türden bir ifade bir bakıma sembol ifadeler olup bunun mutlaka doğru olan manada tefsirlerınası daha bir gerçekçi olur. Bu bakımdan bu kelimenin, (.......) kelimesinden bozularak (.......) elde olunmuştur düşüncesi sanılmasın. Yani; kelime kök itibariyle (.......) harfi ileydi de sonra (.......) harfiyle olana dönüştürüldü, demek değildir. Sanki bu kelimenin tefsirinde kinaye yolunu izlemiş gibidir. |
﴾ 3 ﴿