19

Ey îman edenler! Kâdirılara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir. Kadınlar apaçık bir edepsizlik (hayasızlık) yapmadıkları sürece, onlara verdiğinizin bir kısmını geri alabilmeniz için kendilerine baskı yapmayın. Onlarla iyilikle geçinin. Eğer kendilerinden hoşlarınazsanız, biliniz ki, hoşlarınamış olduğunuz bir şeyi, Allah, hakkınızda bir çok hayır lolmış olabilir.

Ey îman edenler! Kâdirılara zorla mirasçı olmanız size helâl değildir.”

Yani; tıpkı miras malına konar gibi, kâdirılar istemedikleri hâlde, üzerlerinde baskı kurarak ve zorlamak suretiyle, onların karşı çıkmalarına rağmen miras yoluyla kadmlara sahip çıkıp almanız doğru olmaz, helâl değildir.

(.......) kelimesi (.......) harfinin fethasıyla (.......) kelimesinden türemedir. Kırâat imâmlarından Hamza ve Ali aynı kelimeyi, zammeli olarak, (.......) okumuşlardır. Bu da (.......) kelimesinden alınmadır. Kelime mastar olup mef'ûlden hâl olarak gelmiştir.

Âyette meselenin, “zorla, istememelerine ve hoşlarınamalarına rağmen” kaydının getirilmiş olması, bu durumların olmaması hâlinde bu, câizdir veya olabilir manasına değildir. Böyle bir anlam çıkanlmamalıdır. Çünkü; herhangi bir şeyin bir başka şeyle tahsis olunmuş olması, bunun başka bir şeye delâlet etmemesi anlamına gelmez. Bu, âdeta Rabbimizin:

“Geçim endişesiyle çocuklarınızın canına kıymayın.” İsrâ', 31. kavline benzer.

Kâdirılar apaçık bir edepsizlik (hayasızlık) yapmadıkları sürece, onlara verdiğinizin -mehilin- bir kısmını geri alabilmeniz için kendilerine baskı yapmayın..”

Onlara baskı yapmayın.” Adam herhangi bir şekilde bir kadmla evlenip de daha sonra bu kadma ihtiyaç duymayınca, bu defa'kadına karşı kötü muamelede bulunarak kadını evde tutmaya, üzerinde baskı kurmaya çalışır ve böylece kadının elindeki mal varlığına bu yoldan sahip olmak ister. Çünkü; kadını boşamak için kadından elindeki mal varlığını, kendisine vermeye ve hulu'yapmaya zorlar.

(.......) kavli, (.......) kavli üzerine ma'tûf olarak mensûbdur. (.......) ise nefyi (olumsuzluğu) tekit içindir.

Yani, “Kâdirılara mirasçı olmanız ve onlara baskı yapmanız sizin için helâl olmaz.”

Ya da, yeni bir cümle olarak (istinaf olarak) meczumdur. Böyle olması hâlinde, (.......) kelimesi üzerinde vakfetmek (durmak) câizdir.

(.......): Hapsetmek, tutmak ve baskı yapmak manalarına gelir. (.......) kavlindeki (.......) harfi, (.......) kavline mütealliktir.

(.......)

Yani; söz konusu rahatsızlık, geçimsizlik, itaatsizlik etmek, ailesini sürekli huzursuz etmek gibi bir durum olması hâli müstesna. Eğer bu gibi durumlar ve huysuzluk, geçimsizlik kâdirılar tarafından meydana geliyorsa, bu takdirde sizin onlardan hulu talebiniz yerindedir, siz erkek olarak mazur sayılırsınız.

Hasen-ı Basrî'den gelen rivâyete göre burada geçen, “fahişe” kelimesinden kasıt zina yapmaktır. Eğer kadm zina fiilini işlerse kocasının hanımından hulu istemesi, yani boşanma karşılığı mal istemesi helâldir.

(.......) kelimesi, İbn Kesîr ve Ebû Bekir Şube b. Ayyaş tarafından, (.......) harfinin fethasıyla (.......) olarak okunmuştur. İstisna ise zarfın umumiliğinden veya mef'ûlü leh olmasındandır. Sanki, “Bütün zamanlarda değil, yalnızca bir edepsizlik (hayasızlık) etmeleri hâlinde onlar üzerinde baskı kurun.” denir gibidir. Ya da, “Onlara herhangi şu ya da bu sebepten dolayı değil, ancak bir hayasızlık işlemeleri hâlinde baskı yapın.” demektir.

Erkekler kâdirılara körü muamele etmekteydiler. İşte bunun için şöyle buyurulmuştur:

Onlarla güzellikle geçinin.” Evde onlara karşı adil olun, insaflı davranın, nafakalannı ve ihtiyaçlarını karşılayın, kendilerine güzellikle söz söyleyin. “Eğer kendilerinden hoşlarınazsanız, sabredin.” Meselâ; çirkinliklerinden veya kötü ahlâklarından ötürü bir rahatsızliğinız varsa sabredin.

Biliniz ki; hoşlarınamış olduğunuz bir şeyi Allah, hakkınızda daha çok hayırlı kılmış olabilir. “

Yani; o şeyde veya hoşlarınadığınız şeyde bol mükâfat ve sevap ya da o kadından size sâlih bir çocuk verebilir. Mana şöyledir:

“Eğer onlardan hoşlarınadıysanız, sadece ve sırf hoşlanamamanız sebebiyle onlardan ayrılmayın. Ola ki, nefis bazen din bakımından çok daha uygun ve yerinde olan bir şeyden de hoşlarınayabilir veya hayra daha yakın ve yatkın olandan rahatsızlık duyabilir. Nefis tamamen bunların zıddı olan bir şeyi arzulayabilir. Fakat asıl olan salah Erbâbına gereken önemi vermek ve ona dikkat etmektir. Bu itibarla yerinde ve uygun olan bir neden göstermek gerekir.”

Burada, (.......) kavlinin şartın cezâsı (cevabı) olması da sahihtir. Çünkü bunun manası, “Eğer kendilerinden hoşlarınazsanız, bununla beraber yine de onlara sabredin. Olur ki, hoşlarınadığınız o şeyde, sevip hoşlandıklarınızdan daha çok hayır olabilir. “

Adam, hoşuna giden bir kadm görür, bu kâdirıla evlenmek için nikahı altında bulunan hanımına iftira atarak onu, kendisine verdiği mehiri de geri almak suretiyle boşamaya mecbur kılar. İşte böyle bir yola başvuranlar hakkında şimdi tefsirini okuyacağımız âyet nâzil olmuştur. Yüce Allah şöyle buyuruyor;

19 ﴿