94Ey îman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız zaman iyi anlayıp dinleyin. Size selâm verene, dünya hayatının geçici menfaatine göz dikerek “Sen mü’min değilsin” demeyin. Çünkü Allah'ın nezdinde sayısız ganimetler vardır. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o hâlde iyi anlayıp dinleyin. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır. “Ey îman edenler! Allah yolunda savaşa çıktığınız -yürüyüp hareket ettiğiniz- zaman iyi anlayıp dinleyin.” Kırâat imâmlarından Hamza ve Ali Kisâî, (.......) kelimesini, (.......) olarak okumuşlardır. Sonuçta her iki kelime de (.......) babından olup, (.......) manasınadır. Yani; “İşin aslını astarını sorun, soruşturun, doğruluğunu tesbit edin, öyle uluorta hemen atılmayın, enine boyuna inceleyin.” “Size selâm verene, dünya hayalının geçici menfaatine göz dikerek “Sen mü'min değilsin” demeyin...” Kırâat imâmlarından Nâfi, Ebû Cafer, İbn Âmir ve Hamza, (.......) kavlini, (.......) olarak okumuşlardır. İster selâm olsun, ister selem olsun her ikisi de istislam manasınadır. Yani bu, hem selâm vermek, hem teslim olmak ve hem de Müslüman olmak manasınadır. Kısaca İslâm'da selâmlaşma olarak bilinen selâm manasına geldiği gibi Müslüman olan manasına da gelmektedir. (.......) cümlesi, (.......) kavliyle nasb mahallinde gelmiştir. Anlatıldığına göre Mirdas İbn Nüheyk, kavmi içerisinde İslâm'ı kabul eden tek kişiydi. Onun dışında kavminden Müslüman olan bir kimse yoktu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e âit küçük bir birlik onlarla savaştı, hepsi de kaçıp gittiler. Ancak bunların içinden Mirdas kaçıp gitmedi. Çünkü Müslüman olmuştu ve nasıl olsa ben Müslümanım, kendimi tanıtınca beni öldürmezler, diye düşünmüştü. Atlıların kendisine geldiğini görünce, koyunlarını alıp dağın bir geçidine bıraktı. Fakat kendisi dağa tırmandı. Ancak atlılar gelip de kendisine yetiştiklerinde tekbir getirdiler, o da bunun üzerine tekbir getirdi ve dağdan aşağıya indi. Bu arada, “La ilahe illallah, Muhammedun Resûlüllah, esselâmu aleyküm” diyerek İslam askerlerine karşılık verdi. Buna rağmen Üsame bin Zeyd onu öldürdü ve koyunlarını da sürüp getirdiler. Fakat Mirdas ile aralarında olan biteni askerler Resûlüllah'a bildirince, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan dolayı büyük bir üzüntü yaşadı ve: “«Siz sırf onun elindeki bu malları almak için onu öldürdünüz» buyurdu ve tefsirini okumakta olduğumuz bu (.......) âyetini Üsame'ye okudu.” Hafız İbn Hacer; bunu Sa'lebi tahric etmiştir, diyor. Bak. Haşiyetu'l-Keşşaf; 1/552. Siz çarçabuk bitecek olan dünyalık ganimet peşinden koştunız. Halbuki bu dünyalık mal ya da ganimet sizi, meseleyi enine boyuna incelemekten, bütün boyutlarıyla ele almaktan alıkoymaya, kendilerini öldürdüğünüz kimselerin durumlarını gereğince incelememenize sizi sevketmektedir. (.......) Araz: Mal anlamına gelen bir ifadedir ve çarçabuk elden çıkıp giden şey demektir. Bu açıdan mal ifadesi yerine araz kelimesi kullanılmıştır. (.......) kavli, (.......) kavlinin failinin zamîrinden hâldir. “Çünkü Allah’ın nezdinde sayısız ganimetler vardır.” Allah sizi kendi katında var olandan zengin kılar. Böylece kendisinin Müslüman olduğunu açıkça söyleyen birini öldürmekten de sizi kurtarmış olacaktır. Onda var olana ihtiyaç duymayacak, elindekine göz dikmeyeceksiniz. Allah'ın kendi katından size verecekleriyle sizler baş kasının malını almaktan ve ona gözdikmekten de kurtulup Allah'a sığınmış olurdunuz. “Önceden siz- de böyle iken” İslam dinine ilk girişinizde ağzınızdan dökülen kelimeler şehadet kelimesiydi. Siz de bunu söylemekle îslam garantörlüğüne girmiştiniz. Bu sayede canlarınızı ve mallarınızı garantilemiş oldunuz. Bu konuda ağzınızla söylediklerinizi gerçekten gönülden de söyleyip söylemediğiniz konusu araştınlmaksızm hemen Müslüman olduğunuz kabul edilmişti de... (.......) kavlindeki (.......) harfi, (.......) nakıs fiilinin haberidir. Ancak haber hem kendi fili ve hem de ismi üzerine takaddüm etmiştir. “Allah size, -istikametle (doğrulukla), mü'min diye ün yapmanızla- lütfetti.” O hâlde siz İslâm'a girerken size nasıl bir muamele yapılmış ise siz de Müslüman olduğunu ikrar edenlere aynı şekilde muaemelede bulunun. “O haleli1, iyi anlayıp dinleyin. “Bu ifade ikinci kez tekrarlarıılarak, bundan böyle bu gibi durumları iyice araştırıp gerçeği öğren medikçe bir yanlış yapmamaları hususunda kendilerine pekiştirme manasında bir uyan ve dikkat çekmedir. “Şüphesiz Allah bütün yaplıklarınızdan haberdardır “Artık bundan böyle herhangi birini öldürürken daha dikkatli davranın, sakın acele etmeyin. Hep dikkatli olun, titiz davranın, bu konuda ihtiyatı elden bırakmayın. |
﴾ 94 ﴿