107Kendilerine hıyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez. “Kendilerine hıyanet edenleri savunma;” Ma'siyette bulunarak, isyana kalkışarak kendi kendilerine ihanette bulunurlar, yazık ederler. Dikkat edilirse burada görüldüğü üzere isyankarların işledikleri günahlar ve ma'siyetler, kendi canlarına kıymak ve kendilerine yazık etmek olarak değerlendirilmiştir. Çünkü sonuçta bunun zararları kendilerine dönecektir. Bununla zaten kasdolunan Tu'me adındaki kişi ile kavminden ona yardımcı olan kimselerdir. Çünkü zaten kavmi Tu'me'nin hırsızlık yapan kişi olduğunu biliyordu. Yahut burada ifadenin çoğul olarak geçmesi, Tu'me adındaki kişiyi ve onun gibi bir ihanet ve yanlışlık içinde bulunan kimseleri de kapsaması içindir. “Çünkü Allah, hainliği meslek edinmiş günahkârları sevmez.” Âyette, (.......) kelimesinin mübalağa kipiyle gelmiş olması, yüce Allah'ın Tu'me'nin ifrat derecesinde bir hıya net ve ihanet içerisinde olduğunu, tamamen iş ve gücünün günahta ısrar etmek olduğunu bilmiş olmasındandır. Anlatıldığına göre büyük bir hıyanet içerisinde bulunan Tu'me kaçıp Mekke'ye gitmiş ve orada irtidat ederek dinden çıkmıştır. Mekke'de bir evi soymak için evin duvarım delmeye çalışırken, üzerine aynı duvar yıkılır ve alünda kalıp ölür. Kitaptaki ifadeyle, üzerine düşen duvar onu öldürür. Denilir ki; herhangi bir kimsenin bir hatasının farkına vardığında bil ki mutlaka o konuda ona yardımcı olanlar vardır. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) den rivâyet olunduğuna göre, kendisi bir hırsızın elinin kesilmesi için emir verince, annesi ağlayarak çıkagelir ve: — Ne olur, onu bağışla, Çünkü bu onun yaptığı ilk hırsızlıktır, diye bağışlarınasını ister. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) de kendisine: — Sen yalan söylüyorsun. Çünkü yüce Allah ilk kez kulunu bir hata işlediğinde onu hesaba çekmez, diye söyler. |
﴾ 107 ﴿