147Eğer siz îman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah şükre karşılık veren ve her şeyi bilendir. “Eğer siz îman eder ve şükrederseniz, Allah size neden azap elsin!” Âyetin başında yer alan, (.......) edatı (.......) fiiliyle mensûb kılınmıştır. Yani, “Sizin azaplarıdırılmanıza hangi şey/sebep var ki!?” demektir. Îman; nimet veren zâtı tanımak ve O'na inanmak demektir. Şükür ise; verilen nimete nankörlük etmeyip itiraf etmektir. Çünkü nimeti verene karşı olsun, nimetin kendisi ne olsun bunlara nankörlükte bulunmak, sadece inadetmektir. İşte bu yüzden kâfirler azâbı ve cezâlarıdırılmayı hak etmişlerdir. Bu âyette önce “şükür” olayına sonra da “îman” olayına yer verilmiştir. Bunun sebebi şöyledir. Akıllı bir kimse önce kendi yaratılışına dikkatle bakıp inceler ve bununla beraber kendisine sunulan nimetleri görüp değerlendirir. İşte bütün bunlardan sonra üstü kapalı da olsa pek işin detayına inmeden basit manada bir şükreder/teşekkürde bulunur. Fakat bu değerlendirmesinin sonucunda asıl nimeti veren zâtı bulur, tanır ve öğrenir ve böylece îman etmiş olur. İşte asıl bundan sonra daha etraflı bir şekilde düşünüp gerçek şükür nasıl ifa edilmesi gerekiyorsa öyle yapar. Bunun içindir ki önce şükürle giriş yapılmış oldu, şükrü bu mana da îmana takdim etti. “Allah şükre karşdık veren -şükrünüze karşılık sizi ödüllendirir veya az olan amelinizi kabul buyurur ve buna karşılık size bol sevap verir,- ve her şeyi bilendir.” Bütün yaptıklarınızı da en iyi bilendir. |
﴾ 147 ﴿