2Sizi bir çamurdan yaratan, sonra size bir ecel, bir ömür süresi tayin eden O'dur. Bir de Onun katında muayyen bir kıyamet günü vardır. Sonra bir de tutup hala şüphe ediyorsunuz. “Sizi bir çamurdan yaratan O'dur.” Bu âyette yer alan, (.......) cer edatı asıl ilk yaratılışa işaret içindir. Dolayısıyla bu, “sizin ilk yaratılışmızdır. Yani Hazret-i Âdem'in yaratılışı çamur dandır, demektir.” Daha “Sonra size bir ömür süresi tayin eden O'dur.” Burada da insanın ömrünün bir gün biteceğine, bu dünya hayatındaki süresinin sona ereceğine işaret buyurmaktadır. “Bir de O'nun katında muayyen bir ecel vardır.” Kıyamet günü vardır. Veya ilk “yaratılış” , İnsanın yaratılması ile ölümü arasındaki döneme kadar olan devreye işaret olunmaktadır. İkinci kısımla da, ölüm ile tekrar dirilme anma kadar olan döneme işarettirki bu da Berzah'tır. Bir diğer tefsire göre ilki “uyku” demektir. İkincisi de, “Ölüm” demektir. Ya da ikincisi yani ölüm. İlk manaya göre olabilir. Bu ise, “O bilinen bir süredir” manasına gelir. “Muayyen bir ecel” ifadesi arap dilbilgisi kurallarına göre, “Mübteda” dir. Bunu haberi de, (.......) ifadesidir. Her ne kadar mübteda nekire ise de buna rağmen cümlenin başında yer almıştır. Kaldı ki haber de zarf olarak gelmiş bulunmaktadır. Halbuki bu gibi bir durumda mübtedanın sonraya kalması kural gereğidir. Başta haberin yer alması gerekir. Çünkü sıfat ile hususiyet kazanmış olduğundan ötürü ma'rifeye yaklaşmış bulunmaktadır. Gerçi âyet mealini söz konusu özelliğe göre ele aldıkça âyet orijinalinde meal, “Muayyen bir ecel O'nun katındadır.” tarzındadır. “Sonra bir de tutup hala şüphe ediyorsunuz.” Şayet, “şüphe ediyorsunuz” kelimesi, “Mirye” kökünden türemiş ise, (.......) kelimesi yukarıdaki manayadır. Eğer, (.......) kelimesi, “el-Mira” kökünden türeme ise bu takdirde âyetin meali şöyledir: “Sonra bir de tutup hala mücadele ediyorsunuz.” Yani âyette, “şüphe ediyorsunuz” yerine, “Mücadele ediyorsunuz” manası yer alır. Yine âyette yer alan, “Sümme” edatıyla şu gerçeğe işaret edilmektedir: “Yüce Allah'ın onlara hayat veren, onları öldüren, sonra tekrar diriltecek gerçeğini bilmelerine rağmen bu konuda şüpheye düşmeleri veya mücadeleye girişmeleri oldukça uzak bir ihtimaldir. Yani tüm gerçekleri bilmelerine rağmen şüpheye düşmeleri veya hak ile mücadeleye kalkışmaları inatlarının bir sonucudur.” |
﴾ 2 ﴿