7

Ey mü’minler! Şunu da hatırlayın ki Allah, zayıf olan Kureyş kervanı ile ordusundan oluşan iki guruptan birini size mülk olarak vadediyordu. Siz ise zayıf, silâhsız ve güçsüz olan kervanı elde etmek istiyordunuz. Halbuki Allah, sözleriyle/Resûlüne indirdiği ayetleriyle hakkı gerçekleştirmek/İslamı zafere erdirmek ve Kureyş ordusunu imha ederek böylece bütün müşrik ye kefirlerin kökünü kazımak istiyordu.

(.......) Hatırlayın ki, Allah size, iki taifeden (kervan ve Kureyş ordusundan) birinin sizin olduğunu vadediyordu.

Âyette geçen, (.......) kelimesi, (.......) kavliyle mensûb bulunmaktadır. (.......) kavli ikinci mefuldür. (.......) kavli ise, (.......) kavlinden bedeldir. Bu iki taifeden veya guruptan biri kervan, diğeri ise büyük bir güç ile savaş için gelmekte olan Kureyş ordusu veya gücü idi. Cümlenin manası buna göre şöyle olmaktadır: “Şunu da hatırlayın ki Allah gerçekten iki guruptan birinin size âit olmasını vâdetmiştir.”

Siz, ise zayıf, silahsız ve güçsüz olan kervanı elde etmek istiyordunuz.”

Burada istenen şey, mealde de belirttiğimiz gibi, kervandır. (.......) demek, silahlı ve gücü olan demektir. Halbuki bir genel seferberlik ilanında orduda var olan güç, kâtiları kimselerin sayısına ve onların bu sayıyı esas alarak yaptıkları hazırlıklara göre değerlendirilir.

Yani siz, kervanın sizin olmasını arzu ediyordunuz. Çünkü kervan bir savaş için yola çıkmadığından elinde bir silahlı gücü ve imkanı yoktur, dolayısıyla bunu vurmak daha kolaydır. Bu bakımdan kervan dışında bir başka gurupla karşı karşıya gelmek istemiyordunuz.

Halbuki Allah sözleriyle hakkı gerçekleştirmek, İslam'ı zafere erdirmek”

Yani silahlı ve her bakımdan tam teçhizatlı bir güçlü orduya karşı savaşmakla ilgili olarak indirdiği ayetleriyle, meleklerine zaferde yardımcı olmaları için verdiği emirle İslam'ı sabitleştirip pekiştirmek, yüceltmek ve düşmanın yenilgiye uğratılarak öldürülüp uzaklaştırılmalarına, Bedir kuyularına ayılmalarına hükmetmiş (.......) Kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.

Burada geçeri, (.......) kelimesi sonunu getirmek, son vermek mana sında ismi faildir. Kelime kök bakımından, (.......) fiilinden alınmadır ve bir kimsenin arkasını dönüp gittiği zaman söylenen bir ifadedir. (.......) ise bir şeyin kökünü kazımak, ortadan kaldırmak, yok etmek, kökünü söküp atmak manalarına gelir.

Yani manalar bu şu demektir: “Siz geçici olan, kalıcıliği uzun süreli olmayan bir faydanın ve yarann peşindesiniz, basit şeyler için hareket ediyor ve onu istiyorsunuz. Halbuki yüce Allah daha kalıcı ve üstün olan şeyleri, hakkın zafer kazanmasını, İslam kelimesinin ya da şerî'atının yücelip hâkim ya da egemen olmasını istiyor. Şüphesiz iki istek arasında kıyaslanamayacak derecede büyük farklar bulunmaktadır. İşte bunun içindir ki yüce Allah sizin karşınıza, sizin daha kalıcı olabilecek olan silahlı gücü seçip çıkardı. Böylece onlar karşısında güçsüz olmanıza, askeri teçhizat bakımından onlardan çok gerilerde olmanıza rağmen, sizin elinizle büyük bir askeri güce sahip bulunan kâfir ve Müşrik Kureyş ordusunu kırdınp imha etmeyi, sizi güçlendirmeyi, üstün kılmayı, onları da zelil kılıp darmadağın etmeyi murad ediyor. Bunu gelecekteki Müslümanlar için bir örnek olmasını diliyor.

7 ﴿