47

Sakın yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak, çıkanlar ve Allah yolundan alıkoyanlar gibi olmayın. Halbuki Allah onların bütün amellerini kuşatmıştır.

“Sakın yurtlarından çalım satarak, insanlara gösteriş yaparak, çıkanlar ve Allah yolundan alıkoyanlar gibi olmayın.”

Bu âyette söz konusu edilenler müşrik Mekke halkıdır. Bunlar Şam'dan dönmekte olan kervanlarını korumak amacıyla genel seferberlik ilân ederek savaş için yola çıkmışlardı. Ancak Ebû Süfyan’ın öncülüğünü yaptığı Kervanın sağ-salim kurtulduğunu Ebû Süfyan tarafından gönderilen elçisi, yola savaş maksadıyla çıkanlara bildirir ve geri dönmelerini söyler. Ancak Ebû Cehil buna nza göstermez ve:

“Biz Bedir'e gidinceye, orada şaraplar içip develer kesip, bizim için şarkıcı kâdirılar tef çalıp oynaymcaya, orada Araplara istedikleri gibi yedirinceye kadar geri dönmeyeceğiz” der.

İşte bu, onların şımankliğidır. Halka yemek yedirmeleri ise gösterişleridir. Gerçi sözlerini tuttular ama, şarap yerine ölüm şerbetlerini içtiler. Tef çalıp kadmların oynamasını, danslarını beklerken bunun yerine ağıtların yükselmesini tattılar.

İşte yüce Allah, burada mü’minlerin onlar gibi şımarmamalarını, bir bakıma zil takıp oynamamalarını, yaptıklarıyla gösterişe yönelmemelerini kendilerinden istiyor. Mutlaka takva ehli olmalarını Allah korkusu sebebiyle hep hüzün içinde olmalarını diliyor. Yaptıklarında da ihlas sâhibi samimi kimseler olmalarını istiyor.

(.......) kelimesi, kişinin nimetlerin bolluğu ve varlık içindeki hâli, onun verdiği şımanklık sebebiyle şükürden alıkoyması, şükretmeyi unutturmasıdır.

(.......) Allah'ın dinine girmekten menedenler, İslam'ı kabul etmeye mani olanlar, insanların hidâyetlerine fırsat ve imkan tanımayanlar, demektir.

Allah onları her bakımdan çepeçevre kuşatmıştır.” Kısaca her şeyi bilir. Bu ifade aslında bir tehdittir.

47 ﴿