2Bundan böyle yeryüzünde serbestçe ve özgür olarak sadece dört ay daha dolaşırı. Ancak iyi bilin ki, siz Allah'ı âciz bırakacak değilsiniz. Şüphesiz Allah, inkarda ısrar eden kâfirleri rezil edecektir. “Bundan böyle yeryüzünde serbestçe ve özgür olarak sadece dört ay daha dolaşırı.” Yeryüzünde dilediğiniz gibi gezip özgürce dolaşırı. Âyette yer alan, (.......) kelimesi yavaş yavaş, istediği gibi yürümek demektir. Rivâyete göre Müslümanlar Mekke halkı ve bunlar dışında başka Araplar ile antlaşmalar yapmışlardı. Bu antlaşmayı daha sonra bazıları bozdular, antlaşmanın şartlarına uymadılar. Antlaşmalarını bozmayanlar ise Damre oğulları ile Kinane oğulları idiler. Böylece antlaşma, onu bozanlara fırlatıldı, artık herhangi bir antlaşmaya gidilmedi. Bunun üzerine kendilerine dört ay bir süre tanındı, bu zaman zarfında diledikleri gibi istedikleri yerlere özgürce ve güvence içerisinde gidip gelebilecekleri hususu emrolundu. Bu zaman zarfında kendilerine herhangi bir saldın ve taarruzda bulunulmayacağı gerçeği aktanldı. Bu dört aylık süre ise bu surede beşinci olarak gelen âyette söz konusu edilen dört aylık zaman dilimidir. Bu âyette yüce Allah şöyle buyurmaktadır: “Haram aylar çıkınca/tanınan dört aylık serbest dolaşım süresi bitince müşrikleri bulup yakaladığınız yerde hemen öldürün.” (Tevbe, 5) Bunun gerekçesi de, haram aylarının saygınliği sebebiyledir ki bu aylarda herhangi bir öldürme ve savaş olmasın istenmiştir. Berae ya da Tevbe suresinin nâzil olması, hicretin dokuzuncu yılında olmuştur. Mekke'nin fethi ise hicretin sekizinci yılında meydana gelmiştir. Hicretin sekizinci yılında Emir, Attab İbn Esiyd idi. Ancak Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem), hicretin dokuzunca yılında hac mevsimin de hac emiri olarak Hazret-i Abu Bekir'i atamıştı. Daha sonra onun peşinden Hazret-i Ali'yi, Adba adındaki devesiyle bu surede geçen ültimatomu, hac mevsiminde hacca gelenlere okumak ve duyurmak üzere görevlendirip gönderdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, “İnen âyetleri, Hazret-i Abu Bekir'e göndereydin ya?” diye sorulması üzerine, şöyle buyurmuşlardır: “Benim tarafımdan yerine getirilmesi gereken bir hükmü, ancak benden olan bir yakınım icra eder.” Hazret-i Ebubekir'e Hazret-i Ali'nin yaklaşması üzerine, Hazret-i Ebubekir devenin sesini işitti ve hemen durarak: “Bu ses Resûlüllahın devesinin sesidir” dedi. Hazret-i Ali gelip Hazret-i Ebubekir'e yetişince Hazret-i Ebubekir kendisine. “Sen emir olarak mı yoksa memur olarak mı gönderildin?” diye sorar. Hazret-i Ali de, memur olarak gönderildiğini söyler. Hazret-i Ebubekir Terviye Terviye:Zilhiccenin sekizinci günü, arefeden önceki gün gününden önce yani zilhiccenin yedinci gününde hac ibâdetiyle ilgili olarak hacılara hitap edip gereken konuşmayı yaptıktan sonra, Hazret-i Ali de Kurban bayramı gününde Akabe cemresinin yanında ayağa kalkıp: “Ey insanlar! Ben Allah'ın Resûlü tarafından size gönderilen elçisiyim” diye söze başladı. Halk da: “Nelerle, hangi konularda elçisisin?” diye sordu. O da halka, bu sureden indirilen otuz veya kırk âyeti okudu. Daha sonra konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ben dört şeyi ilân etmekle emrolundum. Şöyle ki; a-Artık bundan böyle bu yıldan itibâren hiçbir müşrik Beytullah'a yakl aşmayacaktır. b- Hiçbir kimse Beytullah'ı çırılçıplak tavaf etmeyecektir. c- Mü’min olan kimseden başkası asla cennete giremeyecektir. d- Artık bundan böyle her antlaşmalı kimsenin antlaşması süresinin bitimine kadar devam edecektir.” İşte bu konuşma üzerine müşrikler tepkilerini şu şekilde ortaya koydular: “Ey Ali! Amcan oğlu Muhammed'e şunu bildir. Artık bundan böyle biz hiçbir antlaşmayı tanımıyor, hepsini bozuyoruz, onları arkamıza attık. Bundan sonra aramızda oklarla savaş başlamıştır, kılıçlarla vuruşma gündeme gelmiştir.” İbn Hacer şöyle diyor; bu bilgiler farklı konuşmalardan toplarııp bir araya getirilmiş bilgilerdendir, bak. Haşiyetu'l-Keşşaf; 2/243 Söz konusu edilen dört yasak ay ise, Şevval, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarıdır. Ya da bu aylar; Zilhicce ayından yirmi gün, Muharrem, Safer, Rebiulevvel ve on günde Rebiulahir ayından olmak üzere dört aydır. Bu aylar haram/yasaklı aylar olarak ilân edildi. Çünkü bu aylarda herkese güven içerisinde gezip dolaşma hakkı verilmiş, dolayısıyla bu aylarda adam öldürmek de savaş yapmak da yasaklanmıştı. Ya da genel anlayışa dayalı olarak bu aylara haram ay ismi verilmiş oldu. Çünkü yasak sayıları ve içinde dokunulmazlığın ilân edildiği bu aylar içerisinde zaten daha önce haram aylardan sayıları Zilhicce ayı ile Muharrem ayı da yer aldığından ötürü bu ismin baskın gelmesi sebebiyle kullanılan bir ifadedir. Cumhûrun kanaatine göre haram aylarda savaşmak haram değildir, mubahtır. Çünkü bu yasakla hükmü neshedilmiş yani yürürlükten kaldırılmıştır. “İyi bilin ki siz, Allah'ı âciz bırakacak azâbından kurtulacak değilsiniz.” Size süre tanınmış olsa, hemen başırııza bir azap göndermemiş olsa da O sizi bırakacak değildir, mutlaka size gereken azâbı gönderecektir. “Şüphesiz Allah inkarda ısrar eden kâfirleri -dünyada öldürülmekle, âhirette de azaplarıdırmakla- rezil ve perişan edecektir.” |
﴾ 2 ﴿