43(Ey Peygamber!) Allah seni bağışlasın. Mazeret ileri sürenlerden kim doğru söylüyor ve kim yalan konuşuyor, durumlarını iyice ortaya çıkarmadan niçin kendilerine izin verdin? “(Ey Peygamber!) Allah seni bağışlasın!” Bu ifade aslında bir zelle ya da dil sürçmesi sebebiyle bir kinayeli ifadedir. Çünkü af kelimesi bunun müradifidir, bir bakıma eş anlamlısıdır. Bu da karşısındakini kırmadan tatlı bir şekilde uyarmak ve ikaz etmek demektir. Çünkü yüce Allah önce yanlışı belirtmeden doğrudan ve direkt olarak peygamberini affettiğini belirterek söze başlıyor. Böyle bir hitapta ise, Hazret-i Peygamber (sa.v)’in diğer peygamberlere olan üstünlüğü ve fazileti, değeri vurgulanmış, bu gerçek dile getirilmiş bulunuyor. Çünkü yüce Rabbimizin bu manadaki bir hitabı başka peygamberler için -Allah'ın salat ve selâmı hepsinin üzerine olsun.- sözkonusu edilmemiştir. “Mazeret ileri sürenlerden kim doğru söylüyor, kim yalan konuşuyor, durumlarını iyice ortaya çıkarmadan niçin kendilerine izin verdin?” Âyetin, “niçin kendilerine izin verdin?” kısmı, af ile alâkalı söylenen kinayeli ifadeyi açıklamaktadır. Bunun asıl manası da şöyledir: “O münâfıklar savaştan geri kalmak ve evlerinde oturup durmak için senden izin istedikleri ve sana bir çok bahaneler uydurdukları zaman, sen neden onlara izin verdin, onları oyalayıp izin vermeseydin olmaz mıydı?!” Çünkü bu sayede kim doğru söylüyor ve kim yalan konuşuyor, bu gerçek de senin tarafından meydana çıkanlmış olurdu: Bir başka tefsire göre, Reşulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) yapmakla emrolunmadığı hâlde iki şey yaptı. Bunlardan birisi münâfıklara burada görüldüğü gibi savaştan geri kalmaları için izin vermesi, diğeri de, esir olarak aldığı kimselerden serbest kaimalarına karşılık fidye almış olmasıydı. İşte bu yüzden yüce Allah kendisini uyarmıştı. Bu, aynı zamanda peygamberlerin kimi konularda içtihatta bulunmalarının câiz olduğuna dair bir delildir. Çünkü Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bu karan kendi içtihadına dayanarak vermişti. Ancak bundan dolayı uyarılmasının sebebi, içtihatta bulunabilme yetkisi olmakla birlikte en önemli olan hususu, en efdal uygulamayı terketmiş olmasından dolayıdır. Dolayısıyla peygamberler en efdal olanı terkettiklerinden ötürü yüce Allah'tan azar ve uyan işitmişlerdir. |
﴾ 43 ﴿