49

(Ey Peygamber!) O münâfıklardan kimileri de senden: “Savaşa kâtilmamam için bana izin ver de, başımı belaya sokma, diye istekte bulunurlar. İyi bilin ki, böyle bir girişimde bulunmakla, zaten günaha girmişlerdir. Şüphesiz cehennem bütün kâfirleri kuşatmıştır.

(Ey Peygamber!) O münâfıklardan kimileri de senden: savaşa kâtilmamam için bana izin ver de, başımı belaya sokma,” diye istekte bulunuyorlar.”

Âyetteki, (.......) kavli, beni fitneye düşürme demektir ki, bununla şöyle denmek isteniyor: “Bana günah işletme, izin vermemekle beni günah işlemeye zorlama. Çünkü ben, eğer senden izinsiz olarak savaşa kâtilmayacak olursam, günah işlemiş olurum. İzin ver ki, böyle bir günaha bulaşmayayım.” Ya da bunun anlamı şudur: “Beni helâk olabileceğim bir şeye zorlama. Çünkü seninle birlikte eğer savaşa kâtilacak olursam, varlığım, her şeyim, ailem helâk olur, yok olup gider.”

Bir rivâyete göre münâfıklardan biri olan Cedd İbn Kays gelip şöyle dedi: “Kesinlikle Ensar da bilir ki ben kâdirılara, uçkuruna düşkün biriyim. Beni sarışın Rum dilberleriyle yoldan çıkarma. Ancak ben sana mal vereyim, sen de beni kendime bırak.”

İyi bilin ki böyle bir girişimde bulunmakla, zaten fitneye düşmüşlerdir.”

Yani asıl fitne zaten onların şu anda içine girdikleri durumdur ki bu da savaştan geri kalma ve cihada kâtilmama fitnesidir.

Şüphesiz cehennem bütün kâfirleri kuşatmıştır.”

Yani şu anda. Çünkü cehennemin onları kuşatma sebeplerinin tümü kendilerinde var olmuştur. Ya da kıyamet gününde cehennem onları tamamen kuşatacaktır.

49 ﴿