65

(Ey Peygamber!) Eğer (o münâfıklara) sorarsan (özür baha nesiyle) şöyle derler: “Biz yalnızca yol boyunca teselli bulalım ve yorgunluk hissetmeyelim diye aramızda şakalaşıyorduk.” Onlara de ki: (“Başka bir konu bulmayıp da) Allah'ın dini, âyetleri ve onun peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?”

Ey Peygamber! Eğer (münâfıklara) sorarsan, (özür bahanesiyle) şöyle derler: “Biz yalnızca aramızda şakalaşıyorduk,” Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Tebük seferi için hareket hâlinde iken önünde de münâfıklardan bir grup hareket hâlindeydiler. Bunlar aralarında şöyle konuşuyorlardı: “Şu zavallı adama bakın hele! Haline bakmıyor da, Şam'ın/Suriye'nin saraylarını ve kalelerini fethetmeye soyunmuş. Bu, hiç başanlacak bir şey mi ki? Şüphesiz bunun gerçekleşebilmesi oldukça uzak bir ihtimaldir.”

İşte yüce Allah, peygamberini bu konuşmadan haberdar etti de bunun üzerine, ilerisinde hareket hâlinde bulunan bu kimselere: “Ey önümde yürümekte olan topluluk! Bana doğru gelin, bana” diye seslendi. Hepsi de ona geldiler.. Geldiklerinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlara şöyle konuştu: “Şöyle şöyle konuşanlar, sizler değil misiniz?” Onların Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sorusuna verdikleri karşılık şöyle idi: “Ey Allah'ın Peygamberi! Hayır, vallahi öyle değil. Biz senin ve ashâbın hakkında herhangi bir şey konuşuyor değildik. Bizim kendi aramızda, konuşmamız yolculuğumuzda yol yorgunluğunu hissetmememiz şakalaşmamızdı.”

Yani, “Onlara soracak olursan” ve kendilerine: “neden bunları konuştunuz?” diyecek olursan, mutlaka şöyle derlerdi: “Biz sadece yol esnasında öylene lafa dalmıştık ve aramızda şakalaşıyorduk. “Bak. İbn Kesîr, Tefsîr: 2/455.

(.......) (Ey Resûlüm Muhammed! “Onlara) de ki: (Başka bir konu bulmayıp da) Allah'ın dini, âyetleri ve onun peygamberi ile mi alay ediyorsunuz?” Sakın onların mazeretlerine, özür dilemelerine bakma, çünkü onlar bu konuda yalan söylemektedirler.

Dolayısıyla buradaki ifade ile sanki bu münâfıklar, alay ettiklerini, böyle bir durumun kendilerinde var olduğunu itirafta bulunmuş gibi gündeme getiriliyor. Çünkü hataları, alay etme olarak kabul edildiğinden bu sebeple kınanmışlardır. Öyle ki, alay edilenler hemen kesinlik ifade eden bir harfin ya da edatın peşinden getirilmiştir ki, böyle bir şey ancak alay edildiğinin kesinleşmesinden sonra söz konusudur.

65 ﴿