67

Münâfık erkekler ile münâfık kâdirılar birbirlerine benzerler. Münkeri/Kötülüp, (Allah'ın yasakladıklarını) emredip, marufu, (Allah'ın emrettiklerini de) yasaklarlar. (Allah yolunda cihad ve yardımlaşmada) cimrilik edip harcamada bulunmazlar. Onlar Allah'a itaati unutup terkettiler, Allah da onları terkedip (rahmetinden ve sevaptan mahrum kıldı.) Şüphesiz münâfıklar (Allah'a itaatin dışma çıkan ve tevbe etmeyen) yoldan çıkmışların ta kendileridir.

Münâfık erkekler ile münâfık kâdirılar birbirlerine benzerler.” Erkek münâfıkların sayıları 300 kişi idi, münâfık kâdirıların sayısı da 170 idi.

Âyetin, (.......) kavliyle ifade edilmek istenen mana:

“Her iki tarafta münâfıklıkta tek bir vücut gibidirler, taraflar birbirine benzerler” manasıdır. Burada bunların mü'min kimseler yani inanmış insanlar olmadıkları gerçeğine dikkat çekiliyor. Kaldı ki bu âyet, onların daha önce geçen,

(O münâfıklar yalan yere) Allah adına yemin ederek, mutlaka sizin gibi mü’min kimselerden olduklarını ileri sürerler.” Kavlini yalanlamakta ve (.......) Halbuki onlar gerçekten mü'min değiller, sadece inanmış gibi gözükmektedirler. Halbuki kalplerinde îmandan eser yoktur.” Kavlinin de doğruluğunu kanıtlamaktadır. (Tevbe, 56)

Tefsirini okuduğumuz bu âyet, munafıkların durumlarını mü’min durumuyla şu şekilde çelişkili olduğunu belirtiyor.

Münkeri, (Allah'ın yasakladıklarını -küftü ve isyanı-) emredip, marufu, Allah'ın emrettiklerini -itaati ve îman etmeyi- de yasaklarlar. (Allah yolunda cihad ve yardımlaşmada) cimrilik edip harcamada bulunmazlar.” İyilik konulannda olsun, sadaka ve zekât vermede olsun, Allah yolunda harcama işinde olsun hepsinde cimrilik ederler, yardımda bulunmazlar.

Onlar Allah'a itaati unutup terkettiler,” Emirlerini bıraktılar, Allah'ı anmaktan gaflete düştüler. “Allah da onları terkedip (rahmetinden ve sevaptan mahrum kıldı.” ) Allah da onlara rahmetiyle muamelede bulunmayı ve fazlıyla yaklaşmayı terketti.

Şüphesiz münâfıklar (Allah'a itaatin dışına çıkan ve tevbe etmeyen) yoldan çıkmışların ta kendileridir.” Fâsıklıkta ve Allah'a itaatsizlikte onların üzerine kimse yoktur. Çünkü fâsıklık, küfürde inatlaşmak, isyanda aşmya gitmek ve baş kaldırmaktır, haynn hiçbirinde yer almamak, iyiliklerden tümüyle alakayı kesmektir.

Bir Müslüman için, böyle aşağılayıcı bir isimden uzak kalınması, böyle bir vasıfla çağınlmaması, yeter. Kendine böyle kötü bir ad takılma ması, elbette bunun, kaçınmayı gerektiren bir vasıf olduğuna kafi gelir. Çünkü münâfıklar, mü’minleri aşırı bir şekilde yermeye koyulduklarında onlara bu isim uygun görülür ve verilir.

67 ﴿