35

De ki: ortak koştuklarınızdan hakka üetecek olan var mı?

De ki: “Hakka Allah iletir” Öyle ise hakka ileten mi uyulmaya daha layıktır; yoksa hidâyet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı? Size ne oluyor? Nasıl (böyle yanlış) hükmediyorsunuz?

De ki: ortak koştuklarınızdan hakka iletecek olan var mı? De ki: “Hakka Allah iletir” Öyle ise hakka ileten mi uyulmaya daha layıktır; yoksa hidâyet verilmedikçe kendi kendine doğru yolu bulamayan mı?” Nitekim, “Hak için yol gösterdi, doğruya yönlendirdi, denir. Dolayısıyla bu iki mananın her ikisi de burada bir araya getirilmiştir.

Meselâ, (.......) manasında (.......) denir ki kendi başına doğruyu buldu, doğruya ulaştı demektir. Tıpkı “Satın aldı” manasında, (.......) denmesi gibi. Kırâat imâmlarından Hamza ile Ali Kisâî'nin de kırâatleri böyledir. (.......) kavli, (.......) manasındadır. Kırâat imâmlarından İbn Kesîr, İbn Âmir ve Verş, (.......) olarak kırâat etmişlerdir. Fetha harekeli olarak (.......) harfinin işmamıyla Ebû Amr kırâat etmiştir. Yahya dışında Âsım ise (.......) harfinin kesri ve (.......) harfinin de fethasıyla okumuştur. Kelimenin aslı ise, “Yehtedi” olarak kırâat etmiştir. Ancak burada (.......) harfi (.......) harfine idğam olunmuş, (.......) harfine de (.......) harfinin harekesi verilmiştir. Ya da iki sakin yani harekesiz harf bir araya geldiğinden meksur kılınmıştır. Kırâat imâmlarından Yahya ise (.......) ve (.......) harflerinin kesresi ve (.......) harfinin de şeddesiyle okumuştur. Bunu da mabadına uysun için yapmıştır. (.......) harfinin sükunu ve (.......) harfinin de şeddesiyle Verş'in dışında İmâm Nâfi okumuştur.

Manaya gelince: “Hakka ve doğruya hidâyet eden, doğru yolu gösteren ve yönlendiren bizzat yalnızca Allah'tır. Çünkü sorumluluk altında tuttuklarına, mükellef kıldıklarına akıl vermiş, onlar için gösterdiği delillere bakarak sağlam olan gerçeği bulmalarına imkân hazırlamıştır. Onları muvaffak kıldığı ve kendilerine ilhamda bulunduğu gerçeklerle hakkı ve hak olan yolu göstermiştir. Peygamberler göndermek suretiyle de kendilerini ilâhî yasalara muvaffak kılmıştır. O hâlde Allah'ın gösterip hlüayet ettiği, Allah'a ortak koştuklarınız arasında böylene hidâyet edebilecek, doğru yolu gösterip yönlendirebilecek var mı?” demektir. Sonra şöyle buyurmaktadır: “Gereği gibi hakkıyla kendisine uyulabilecek, tabi olunacak manada hidâyet eden biri var mı?”

Yani bu şu demektir; hiçbir kimse kendi kendine doğru yolu bulamaz. Ya da Allah kendisine doğru yolu göstermedikçe, başkası da onu hidâyete erdiremez. Veya bunun manası şöyledir: “Yoksa bizzat kendileri bulundukları yerden bir başka yere intikal etme gücü olmayan putlar mı doğru yola hidâyet edecek, yoksa hidâyet yolunu bizzat gösteren ve onu bir başka yere taşımaya gücü olan mı? Hangisi?” Ya da onlar kendi kendilerine doğruyu bulamazlar, onlardan böyle bir şeyin kendiliğinden olması de doğru değildir. Meğerki onlar yüce Allah tarafından konuşabilir bir canlı haline getirilsinler, işte bu takdirde Allah'ın izniyle hidâyeti gösterebilir.

Size ne oluyor? Nasıl (böyle yanlış) hükmediyorsunuz?” Bâtıl üzerinde karar kılıp hüküm veriyorsunuz? Çünkü Allah'ın ortakları ve dengi olan şeyler var iddiasında bulunuyorsunuz.

35 ﴿