66

Ya'kûb dedi ki: “Kuşatılmanız ve çaresiz kalma durumunuz hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!” Oğulları babalarına istediği şekilde teminatlarını verdiklerinde, babaları dedi ki: Söylediklerimize Allah şâhittir.

(.......) 'Ya'kûb dedi ki: Kuşatılmanız ve çaresiz kalma durumunuz hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adma bana sağlam bir söz vermediğiniz takdirde onu sizinle beraber göndermem!”

Kırâat imâmlarından İbn Kesîr,

(.......) kavlinin, (.......) olarak “Y” harfiyle okumuştur. (.......) kelimesi de sözverme, ahitte bulun ma demektir. Buna göre mana şöyledir: Allah adına bana kesin bir söz vermedikçe..”

Yani Hazret-i Ya'kûb böyle demekle oğullarının kendi önünde Allah adma yemin ederek söz vermelerini istemiştir, mana böyledir. Çünkü Allah adma yapılan yemin, bu, onun tarafından bir güvence ve belge anlamını taştır. Zira Allah adına yemin etmekle ancak verilen sözlerin kesin bir anlamı ve değeri olabilir. Allah bu konuda kendi ismiyle yemin edilmesine izin vermiştir ki bu, Ondan gelen bir izin, bir belge anlamını taşır.

(.......) kavli, yeminin cevâbıdır. Çünkü bunun manası; “onu tekrara bana getireceğinize dair yemin edinceye kadar” demektir.

(.......) kavli mefulü lehtir. Burada müspet yani olumla anlamında olan söz -ki bu söz, (.......) kavlidir- nefiy ile tevil edil mistir yani olumsuzluk anlamında tefsir edilmiştir.

Yani bu şu demektir: “Sakın onu getirmemezlik edip bundan geri durmayasmız. Meğerki bu durumda bir kuşatma altında kalırsanız bu durum hariç...”

Yani bir tek sebep dışında başka herhangi bir sebepten dolayı onu bana getirmemezlik etmeyin. İşte o bir tek sebep de: “sizin kuşatılmanız ve yenilgiye uğratılmanız halidir.” İşte bu hâl, genel sebepler içerisinde en genel olanı mefulü lehten müstesna edilmektedir.

Yani genel olanların en genelinden istisna hâli sadece olumsuzlukta yani nefiyde sözkonusudur. Mutlaka bunun da yine nefiy yani olumsuzlukla te'vili ya da tefsiru gerekir.

Oğulları babalarına istediği şekilde teminatlarını verdiklerinde” Şöyle rivâyet edilmiştir, denilmiş ki, Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Rabbi olan Allah adına yemin ettiler.

Babaları dedi ki: Söylediklerimize Allah şâhittir.” Bunlara muttâlidir, gözetleyip kontrol edendir.

Bazıları, (.......) kavli üzerinde sekte yapmışlardır yani durmuşlardır. Çünkü bunun manası; Ya'kûb dedi ki” demektir. Kaldı ki sekte yani duraklama, kavli ile makul arasını ayırır yani söyleyen ile söyleneni birbirinden aymr. Bu ise câiz olmaz. Evla olanı yani yerinde görülen şey, bu ikisini yani kavli ile makulün arasını ses ile ayırmaktır. Bu da, “Allah ismi üzerine kuvvetlice vurgu yapılmakla sağlarıabilir.

66 ﴿