4Biz her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Ta ki (Allah'ın emirlerini) onlara en iyi bir şekilde açıklasın. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç lüdür ve hikmet sâhibidir. “Biz her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik.” Ancak o peygamberlerin toplumlarının konuştukları dil ile gönderdik. “Ta ki Allah'ın emirlerini onlara en iyi bir şekilde açıklasın.” Ne maksatla gönderildiği ve kendisiyle nelerin gönderildiğini onlara açıklasın için. İleri de Allah'a karşı kendileri için bir hüccet veya gerekçe olarak bunu ileri sürçmesinler ve: “Bize seslendiğin ve anlatmaya çalıştığın şeyi, dilin sebebiyle anlayamıyoruz” diyemesinler. Eğer sen, “bizim peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün insanlara peygamber olarak gönderilmiştir. Nitekim bu husus A'raf suresinin şu ayetiyle de bildirilmiştir. Allah şöyle buyuruyor: “De ki: Ey insanlar! Ben gerçekten sizin hepinize Allah'ın peygamber olarak gönderdiği Resûlüyüm.” (A'raf,158) Hatta dahası var, hem insanlara ve hem de cinlere peygamber olarak gönderilmiştir. Halbuki bunların hepsinin de konuştukları dilleri farklı farklıdır. Diyelim ki yarın Arapların Allah'a karşı bir itirazları olamayacak, çünkü Peygamberleriyle aynı dili paylaşıyorlar. Ancak Araplar dışındaki toplumların ellerin de bir hücceti ya da gerekçesi olacaktır. Çünkü onlar peygamberin dilini bilmemektedirler, buna ne diyeceksin?” diye soracak olursan, ben de cevap olarak derim ki: Allah bu hususta ya tüm dillerde vahyini indirir veya sadece bunlardan biriyle indirebilir. Ancak Allah'ın bütün dillerde vahyi indirmesine ihtiyaç yoktur. Çünkü o dillere gelen vahyi çevirmek yani tercüme etmek bunun yerine geçer. Bu da uzatmaların önünü alır. Böylece bir tek dilde indirilmesi belirlenmiş olur. Bunun için de Hazret-i Peygamberin içinde bulunduğu toplumun dilliyle ona vahyin gelmesi bu işte o dilin belirlenmiş olması daha yerindedir. Çünkü kavmi ona daha yakındırlar. Bir de böyle olması durumunda tahrif edilmekten, değiştirilmekten daha uzak ve daha bir korunmuş olmaktadır. “Artık Allah dilediğini saptırır,” Dalalet ya da sapıklık sebeplerini tercih edenlerden dilediklerini saptırır ve “Dilediğini de doğru yola iletir.” hidâyete giden sebep ve yolları seçenleri de doğru yola yönlendirir. “Çünkü O, güçlüdür -Onun dilemesine kaşı koyacak üstünlük ve güce sahip asla kimse yoktur.- ve hikmet sâhibidir.” Rezil olmayı hakkedenler dışında asla kimseyi de rezil etmez. |
﴾ 4 ﴿