12

“Hem, bize yollarınıızı göstermiş olduğu hâlde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim? Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlarıacağız. Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkülde sebat etsinler.”

Hem bize yollarınıızı göstermiş olduğu hâlde ne diye biz, Allah'a dayanıp güvenmeyelim?” Ona tevekkülde bulunmamayı gerektirecek ne gibi bir mazeretimiz olabilir ki?! Halbuki O bizim kendisine tevekkülde bulunmamızı gerektiren şeyleri zaten bizim için yerine getirdi ve bize doğru olan yollarınıızı gösterdi. Bu ise bize kendisine giden doğru yola bizim hepimizi muvaffak kılması ve bu yola yöneltmesidir. Dini bakımdan bu yola girmek gereklidir ve farzdır! Ebû Türap Asker İbn Husayn (245/859) diyor ki: “Bedeni kulluğa adamak, gönlü Rububiyeîe bağlamak, verdiği zaman şükretmek ve felaketlere de sabretmektir.”

Sizin bize verdiğiniz eziyete elbette katlarıacağız.” Bu, muzmer bir kasemin yani gizli bir yeminin cevâbıdır.

Yani bunlar, onların ezalarına karşı sabredeceklerine ve onları hakka davetten de geri kalmayacaklarına dair yemin etmişlerdi.

Tevekkül edenler yalnız Allah'a tevekkülde sebat etsinler.”

Yani tevekkülde bulunanlar bu tevekküllerinde sebat etsinler ki herhangi bir tekrar olmasın, bir döneklik olmasın.

12 ﴿