17Onu yudumlamaya çalışacak, fakat boğazından geçiremeyecek ve ona her yandan ölüm gelecek, Halbuki o ölecek değildir (ki azaptan kurtulsun). Bundan ötede şiddetli bir azap da vardır. “Onu yudumlamaya çalışacak,” O irini yudum yudum içmeye gayret edecek “Fakat boğazından geçiremeyecek” bırak onu boğazından geçirmeyi, neredeyse ağzına bile yaklaştıramayacak. Bu boğazdan geçirme nasıl mümkün olabilecek kî?! Bu ifade âdeta şuna benzemektedir: “İnsan elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez.” (Nur,40)” Onu görmeye bile yaklaşması mümkün değilken, görme işi nasıl mümkün olabilsin ki? Yani yaklaşılması zor olan bir şeyi görmek hiç olabilir mi?! “Ve ona her yandan ölüm gelecek,” Yani ölüm sebepleri onu her yandan kuşatacak ama, ya da vücûdunun her bir tarafından ölüm ona gelecek ama, işte bu, böyle kişinin başına gelen acı musibetin dayanılmaz elemleri, acı ve üzüntüleridir. Eğer orada bir ölüm var olsaydı, o ölümlerden her birinden bir helâk oiuş olacaktı. “Halbuki o ölecek değildir -çünkü ölmüş olsa kurtulacak, azaptan dinlenme fırsatı bulacaktır. Halbuki o ölçmeyecek- ki azaptan kurtulsun.” “Bundan ötede -daha önünde- şiddetli bîr azap da vardır.” Yani her an onu bir önceki azâbına göre daha şiddetli ve daha dayanılmaz bir azap beklemektedir. Fudayl diyor ki bu, nefeslerin kesilmesi ve o nefeslerin cesetlerde hapsidir. |
﴾ 17 ﴿