4

“Rabbim demişti. Benden kemiklerim zayıfladı, saçım başım ağardı. Rabbim sana dua ile hiçbir zaman bahtsız olmadım.”

Bu duanın açıklmasıdır. (.......) kelimesinin aslı (.......) dir.

Harfi nida ve muzâfun ileyh kısaltma kastıyla hazfedilmiştir.

Kemik gevşedi, zayıfladı diyerek özellikle kemiği zikretti. Çünkü o bedenin direğidir, onunla ayaka durur. Gevşeyince, zayıflar ve güçten düşer. Çünkü insandaki en sert ve en katı olan şey odur. O gevşeyince onun gerisindekiler daha çok gevşer. Onu tek olarak zikretti. Çünkü tek olan cinse delalet eder. Bu cins, direktir, ayakta tutandır ve cesedin kendisin den meydana geldiği şeylerin en kuvvetlisidir, ona gevşeklik isabet etti.

(.......) Temyizdir.

Yani başında beyazlık ortaya çıktı ve alev aldı.

Ateş dağılıp yayıldığında alev hâlini alır. Beyazliği, beyazliğin saça yayılması ve ateşin yanmasıyla alıp götüreceği herşeyi ondan alması hususunda dumansız ateşe benzetti. Bundan daha fasih bir söz göremezsin. Görmüyor musun, sözün aslı “Ya Rabbi! Gerçekten yaşlandım. Zira yaşlılık bedenin zayıflaması ve başırı beyazlaması demektir. Yaşlılık bu ikisine hedef olur” cümlesidir. Bundan daha güçlüsü “Bedenim zayıfladı, başım beyazladı” sözüdür. Çünkü bunda açıkîama için ifade çokluğu vardır. Bundan daha güçlüsü “Bedenimin kemikleri gevşedi” sözüdür. Çünkü burada açıklamaktan kinayeye kaçış vardır. Bundan daha güçlüsü “Benim bedenimin kemikleri gevşedi “sözüdür. Bundan daha güçlüsü “Şüphesiz ki ben, bendeki kemikler gevşedi” sözüdür. Çünkü burada beden kelimesinin kullanılması terk edildi. Bundan daha güçlüsü ise “Şüphesiz ki ben, bendeki kemik gevşedi” sözüdür. Bunun güçlülüğü, kemik kelimesini, cem'i değil müfret olarak kullanması sebebiyle gevşekliğin tek tek bütün kemiklere şâmil olunmasındandır. Bunu da fertleri tek tek zikretmeksizin sadece bir parçasını zikretmekle fertlerin tamaminin gevşekliği anlaşıldığı için yaptı.

“Başım beyazladı” cümlesinden daha beliğ olanı -ki istiâredir- gidilerek hakikat terk edildi, “başımın beyazliği alevlendi” denildi. Ondan daha beliği “Başım beyazlıkta alevlendi” dir. Burada alevlenme saçın bulunduğu ve bittiği yere, başa isnat edildi. Bunu, alevlenmenin başı kapladığını ifade için söylemiştir. Zira “Başımın beyazliği alevlendi” ile “başım beyazlık yönünden alevlendi” sözleri eşittir. Yine “Evimde ateş alevlendi” ile “Evim ateş yönünden alevlendi” sözleri eşittir. Ancak bunların arasındaki edebi fark aşikândır. Çünkü onda temyiz yoluyla da bilin diği güzelleştirme ve açıklama vardtr. Bundan daha beliği “Bana âit olan baş beyazlık yönünden alevlendi” sözüdür. Ondan daha beliği “baş beyaz lıkyönünden alevlendi” sözüdür. Burada “kemiklerin gevşemesi” üzerine atıf olması belirtisinden ve muhatabın o başm Zekeriyya (aleyhisselâm) ya âit oldu ğunu bilmesinden dolayı baş demekle yetinilmiştir.

(.......) mastardır. Mef'ûle muzaftır.

Yani “Sana olan duamla” demektir. Rabbim sana dua ile hiçbir zaman bahtsız olmadım. Bu günden önce duası makbul ve bununla mutlu biriydim. Biri, muhtaç olduğu herhangi bir şeyi elde ettiğinde “faları ihtiyacı hususunda mutlu oldu” nail olamadığında da “mutsuz oldu” denir. Biri, muhtaç birinin kendisine gelerek “Ben faları zaman da bana iyilik ettiğin kişiyim” sözleriyle bir şeyler istediğini ve kendisinin de ona “Merhaba! Ey ihtiyacı esnasında bize bizi aracı gösteren kişi, hoş geldin” diye cevap verdiğini ve ihtiyacını giderdiğini anlattı.

4 ﴿