20

Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberler de yemek yerler, çarşılarda dolaşırlardı, sizin bir kısmınızı, diğer kısmınıza imtihan (vesilesi) kıldık. (Bakalım) sabredecek misiniz? Rabbin herşeyi hakkıyla görmektedir.

(.......) daki (.......) haberine (.......) dahil olduğu için (.......) şeklindedir.

(.......) dan sonraki cümle hazfedilmiş mevsûfun sıfatıdır. Mana; senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki onlar yemesinler ve çarşılarda dolaşmasınlar. Cer mecrûrla yani (.......) lafzıyla yerinilerek (.......) lâfzı hazfedilmiştir.

“Bizden yoktur ki, onun bilinen bir makamı olmasın” sözü bunun gibidir.

Yani, “Bizden hiç kimse yoktur ki, onun bilinen bir makamı olmasın” demektir. Denildiki: “Bu peygambere ne oluyor ki yemek yiyor, çarşılarda geziyor” sözünü söyleyene karşı bir delildir. Nebi (sallallahü aleyhi ve sellem) içinde tesellidir, “sizi birbirinize imtihan vesilesi kıldık.” Bu ifade Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e, fakirlikle ve çarşılarda gezmekle ayıplamalarına karşı sabrı telkin etmektedir.

Yani o, zenginleri fakirler için fitne kıldı. Bu sebepten o, dilediğini zenginleştirir, dilediğini fakirleştirir. Bakalım bu fitneye sabredip ecire hak kazanacak mısınız? Yoksa sabretmeyip da tasanızı artıracak mısınız?

Anlatıldığına göre sâlihlerden biri geçim sıkıntısından usanmış.

Sıkılarak dışarı çıkmış. Bu arada insanlar arasında hasiy olan (erkeklik yumurtaları çıkarılmış) birini görmüş ve kalbine bazı düşünceler arız olmuş. Bu esnada biri bu âyeti okumuş. Bunu duyunca “Elbette sabr edeceğiz ey Rabbimiz” demiş. Ya da mana; seni, onlar için fitne kıldım, demektir. Çünkü sen hazineler sâhibi zengin biri olsaydın, onların sana itaati dünya için olacaktı. Ya da dünya ile karışık olacaktı. Ama biz, seni, sadece bizim için itâat edilesin diye fakir olarak gönderdik. Rabbin herşeyi görendir. İmtihan ettiği husustaki doğruyu bilendir. Ya da o, kimin sabredeceğini, kimin de mızmızlarıacağını bilendir, demektir.

20 ﴿