45

(Ey Resûlüm Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunam oku! Namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah'ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibâdettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.

Ey Resûlüm Muhammed! Yüce Allah'a yaklaşmak için, onun kelamını tilâvet etmek suretiyle- “Kitaptan sana vahyolunanı oku! -O kitapta emredilen ve yasaklarıan konular üzerinde dur ve düşün.- Namazı da dosdoğru kıl. -Namazı ikame etmek suretiyle ona devam ederek, ara vermeden hep kılmayı sürdür.- Çünkü namaz, insanı -Meselâ zina gibi çirkinliklerden- hayâsızlıktan ve -hem aklın ve hem şerî'atın uygun görmediği şeylerden - kötülükten alıkor.” Deniliyor ki:

Kim namaza riayet eder ve ona gereğince devam ederse, bu, onu sonunda gün gelir, günahları terk etmesine sebep olur.

Rivâyete göre, bir gün Resulullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem):

- Filân kimse gündüzleri hep namaz kılar ama geceleri de hırsızlık yapar, diye söylenmiş. Bunun üzerine Resulullah da (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

- “Onun namazı, kesin olarak onu bıraktıracaktır.”

Yine rivâyete göre Ensar'dan bir genç, Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte namaz kılarınış, fakat buna rağmen ne kadar kötülükler varsa, onları işlemekten de geri kalmazmış. Bu durum, Resulullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) haber verilince Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Onun namazı pek yakında onu, o kötülüklerden uzaklaştıracaktır.”

Nihayet aradan uzun bir zaman geçmez, o genç tevbe ederek doğru yola dönmüş yapar.

Abdurrahmân b. Avf diyor (radıyallahü anh) ki:

“Âyette geçen'Namaz, kötülükten alıkor'kavli, şu manaya gelir: “

Hasen-ı Basrî'den rivâyete göre demiş ki:

“Bir kimsenin kılmakta olduğu namazı, onu kötülüklerden, fuhşiyattan ve iğrençliklerden menetmiyorsa, uzaklaştırmıyorsa, onun namazı namaz değil ve o namaz onun üzerinde bir vebaldir, bir yüktür, demektir.”

Allah'ı anmak olan namaz elbette en büyük ibâdettir.”

Yani namaz ibâdeti, Allah'a (celle celâlühü) olan taat arasında taatların en büyüğüdür. Özellikle âyette, (.......) _ “ve Allah'ı anmak” kavli, gerekçe (illet) bakımından müstakil bir anlatım olsun için söylenmiştir. Sanki burada şöyle bir ifadeye yer verilir gibidir:

“Namaz daha büyük bir taat ve ibâdettir. Çünkü namaz, Allah'ı anmaktır.”

İbn Abbâs (rma) diyor ki:

Allah'ın rahmetiyle sizi anması var ya, işte o anma, sizin Allah'a taat ve ibâdetle onu anmanızdan daha büyük ve daha önemlidir.”

İbn Ata da diyor ki:

Allah'ın sizi anması, sizin Allah'ı anmanızdan daha büyüktür. Çünkü Allah'ın anmasının bir gerekçesi, bir illet (sebebi) yoktur. Halbuki sizin onu anmanız birçok illetlerle, kuruntu ve beklentilerle şaibelidir. Kaldı ki Allah'ın anması bitmez, sizin anmanız ise bâkî ve sürekli değildir.”

Selman da diyor ki:

Allah'ı anmak her şeyden daha büyük ve daha değerlidir.” Çünkü Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

- “Dikkat edin! Melikiniz katında amellerinizin en hayırlısını ve en çok temize çıkaranım, arındıranını, derecelerinizi en çok yükseltenini, altın ve gümüş verilmesinden daha hayırlı olanını, düşmanlarınızla karşı karşıya gelip de onların sizin boyunlarınızı, sizin onların boyunlarını vurmaktan da hayırlı olanım size haber vereyim ister misiniz?”

Bunun üzerine sahâbe:

- Ey Allah'ın Resûlü! Nedir o? diye sorarlar. Resulullah da (sallallahü aleyhi ve sellem):

- “O, Allah'ı zikretmektir, “Buyurdu.

Yine Resulullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem),

-Hangi amel daha faziletlidir? diye sorulduğunda şöyle buyurmuştur:

- “Dünyadan ayrılırken, dilin hala Allah'ı anmak ıslakliği ile ayrılmandır.”

Ya da: Allah'ı anmak daha büyüktür.” kavli, aklınızın ve anlayışının hiçbir zaman anlayamayacağı ve kavrayamayacağı derecede büyüktür, demektir. Ya da Allah(celle celâlühü) anmanın büyüklüğünün yanında artık ma'siyete yer kalmayacak derecede olan bir büyüklük demektir. Ya da Allah(celle celâlühü) anmanın büyüklüğü, kötülükten, fuhşiyattan ve münker'olan her fiilden menetmek açısından her şeyden daha yücedir, münezzehtir, demektir.

Allah, yaptıklarınızı biliyor.” Hayırlarınızı, taatınızı biliyor, hepsinden haberdardır ve bunlardan ötürü de sizi ödüllendirecektir.

45 ﴿