2-5

Rumlar (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde yenilgiye uğradılar. Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç (üç ila dokuz) yıl içinde galip geleceklerdir. Eninde sonunda emir Allah'ındır. O gün mü'minlerde Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir. Allah dilediğine yardım eder. O mutlak galibtir, çok esirgeyicidir.

Farslar, Rumları Araplara en yakın olan yerde yendiler. Çünkü Araplara göre “yer” denildiğinde kendi yerleri kastedilmiş demektir, manası; Rumlar, Arap topraklarına en yakın olan bir yerde -ki Şam topraklarıdır- yenildiler. Ya da (.......) kelimesinin başındaki (.......) muzâfun ileyhin yerine gelmiştir. Dolayısıyla “onların toprakları” manasım kastetmiştir.

Yani, düşmanlarına en yakın olan topraklarında, demektir. O Rumlar, Farsların, kendilerini yenmelerinden sonra birkaç yıl içinde, onlara galip geleceklerdir.

(.......) kelimesi (.......) ın sükunuyla (.......) şeklinde de okunmuştur. (.......) ve (.......) masdardırlar. Ve masdar, mef'ûle muzaf kılınmıştır. (.......) nin kendisine teallukundan dolayı (.......) den sonra durulmaz (.......) (birkaç yıl) üç ilâ on yıl arasına denir.

Denildi ki:

“Ezruat ile Basra arasında Farslarla Rumlar harbettiler. Farslar, Rumları yendi. O günlerde Fars hükümdarı, Kisra Perviz idi. Haber, Mekke'ye ulaşırıca Resulullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) ve mü'minlere ağur geldi. Çünkü Farslar, kitapsız mecûsi idiler. Rumlar ise, ehli kitaptı. Müşrikler bu habere sevindiler ve:

- Sizler ve Hıristiyanlar, ehli kitapsınız, bizler ve Farslar ise ümmileriz. Bizim kardeşlerimiz, sizin kardeşlerinizi yendi. Biz de sizin üzerinize galip geleceğiz, dediler. Bunun üzerine bu âyetler indi. Ebû Bekir (radıyallahü anh), onlara:

- Allah'a yemin olsun ki, birkaç sene sonra Rumlar, Forsalara galip gelecek, dedi. Ubey b. Halef:

- Yalan söylüyorsun, dedi. Bunun üzerine Hazret-i Ebû Bekir (radıyallahü anh) onlardan her biriyle on dişi devesine bahse girdi. Zamanı da üç yıl olarak tayin etti Durumu Resulullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem) haber verince, Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

- “Ödülü artır, zamanı uzat” dedi. Bunun üzerine dişi deveyi yüz'e, zamanı da dokuz yıla çıkardılar.

Ubey, Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaralanasından dolayı öldü. Rumlar, Hûdeybiye ya da Bedir günü Forsları yendiler. Ebû Bekir (radıyallahü anh) de ödülünü, Ubey'in mirasçılarından aldı. Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem):

- “Onu tasadduk et” Tirmizî,3194. dedi.

Bu, O'nun (sallallahü aleyhi ve sellem) peygamberliğinin doğruluğuna ve Rufan'ın, Allah katından geldiğine dair en açık ayettir. Çünkü o, gaybtan haber vermektedir. Bu olay, kumarın yasaklanmasından önceydi.”

Katâde'den yapılan rivâyete göre -ki Ebû Hanîfe ve Muhammed'in görüşleri de budur- faiz ve benzeri fasit anlaşmalar, darul harpte Müslümanlarla kâfirler arasında câizdir. Bu görüşün doğruluğuna da bu kıssayı delil getirmişlerdir.

“Eninde sonunda... “yani, her şeyden önce ve her şeyden sonra, ya da yenildiklerinde de önce -ki o, mağlup oldukları vakittir- ve mağlup olmalarından sonra -ki o, galip oldukları vakittir- yani, onların, önce mağlup, sonra galip olmaları, ancak Allah'ın (celle celâlühü) emri ve kazasıyla olmaktadır. Nitekim âyeti kerimede:

“Şu günleri insanlar arasında çeviririz” Âl-i İmrân, 140. buyurulmuştur.

Rumların, Farsları, yendiği ve Allah'ın (celle celâlühü) onların yeneceğine dair va'dinin gerçekleştiği gün, mü'minler, Allah'ın (celle celâlühü) kitap ehlini, kitapsızlara karşı galip getirmesiyle sevinirler. Şimdi sevinen Mekke'li kâfirler de o zaman kedere boğulurlar. Denildi ki:

Allah'ın yardımı, mü'minlerin, müşriklere, Rumların yeneceğine dair verdikleri haberdeki doğruluklarının ortaya çıkarılmasıdır.”

(.......) harfi ceri (.......) ya taallûk etmektedir. (.......) den sonra değil (.......) den sonra durulur. O, düşmanlarına karşı galiptir, dostlarına karşı merhametlidir.

2 ﴿