2

Allah'ın, insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. O'nun tuttuğunu O'ndan sonra salıverecek de yoktur. O, üstündür, hikmet sâhibidir.

Yaygınliğindan ve kapalılığından dolayı rahmeti tutup hapseden olamaz. O'nun (celle celâlühü) tuttuğunu O'ndan (celle celâlühü) sonra salıverecek de yoktur. O (celle celâlühü), üstündür, hikmet sâhibidir.. Açacağı rızık, yağmur, sıhhat ve sair rahmetlerden herhangi birini tutup hapseden (engelleyen) olamaz. Hiç kimsenin onu tutmaya ve onu hapsetmeye gücü yetmez.

“Açmak” kelimesi, salıvermek ve göndermek manalarına istiâre olarak kullanılmıştır. Allah Teala'nm tutup hapsettiğini, O'nun (celle celâlühü) tutmasından sonra salıverecek yoktur. Şart manası içeren isme dönen zamîri “rahmet” manası üzere müennes kıldı. Sonra onu, ona dönen lafız üzerine hamlederek müzekker kıldı. Zira onda müenneslik yoktur. Birincisi “rahmet “le tefsîr edildi. zamîrin tefsire tabi olması da güzel bir şeydir. İkincisi ise tefsîr edilmedi ve aslı üzere müzekker olarak bırakıldı. Muaz'dan merfû' olarak şöyle rivâyet edilmiştir:

“Seçkinleri kölelerine yumuşaklıkla muamele ettikçe iyileri günahkarlarını ululamadıkça ve alimleri Allah'a isyan hususunda idarecilerine yardım etmedikçe Allah'ın eli, bu ümmet üzerinde açık olmaya devam eder. Bunları yaptıklarında ise, Allah elini onlardan çeker.” Bu hadis-i İmâm Gazali (rahmetüllahi aleyh) İhya'da zikretmiştir. Bkz: 2/150.

O galiptir, salıvermeye de tutmaya da kâdirdir. Hikmetin, salıverilmesini ve tutulmasını gerektirdiği şeyleri salıveren ve tutan hikmet sâhibidir.

2 ﴿