2-3Bu kitabın indirilmesi, mutlak galip, hakkıyla bilen, günahı bağışlayan tevbeyi kabul eden, azâbı çetin, lütuf sâhibi Allah tarantıdandır. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır. “Kitabın indirilmesi...” yani bu kitabın indirilmesidir. “....Mutlak galip...” Yalan uyduranları O'na (celle celâlühü) karşı yalan uydurmaktan hakim gücüyle menedendir. “....Hakkıyla bilen...” onu tasdik edeni ve yalanlayanı bilen. Bu, müşrikler için bir tehdit, mü’minler için de bir müjdedir. “....Günahı bağışlayan...” mü'minlerin günahını örten “....tevbeyi kabul eden...” dönenlerin tevbesini kabul eden. “....Azâbı çetin...” muhalif olanlara karşı azâbı çetin. “....Lütuf sâhibi...” ariflere karşı ihsan sâhibi, ya da her şeyde zenginlik sâhibidir. İbni Abbâs (radıyallahü anh) şöyle rivâyet etmiştir: “Günahı bağışlayan ve tevbeyi kabul eden (sözleri) Allah'tan başka ilâh yoktur diyenler içindir. Azâbı çetin sözü ise Allah'tan başka ilâh yoktur sözünü söylemeyenler içindir.” (.......) ile (.......) ve (.......) kelimeleri, dönüş manasına gelen kardeş kelimelerdir. (.......) da zenginlik ve fazilet olarak nasıl farklı farklı geldiler?” dersen derim ki: “(.......) ve (.......) sözleri ma'rifedirler. Çünkü o ikisiyle fiilin meydana gelişi kastedilmemiştir ki (.......) ve (.......) kelimeleri Mef’ûl takdirinde olsun. Dolayısıyla onların izafeti hakiki değildir. Bununla bunun varlığı ve devamı kastedilmiştir. Azâbı çetin'sözü ise, (.......) azâbı şiddetli'takdirindedir. Dolayısıyla nekre arasında bulduğunda onların hepsinin sıfat değil bedel olduğunu bildiririm, denilmiştir.” Yine: “Bir nekreyi ma'rifeler arasında bulduğunda onların hepsinin sıfat değil bedel olduğunu bildiririm” denilmiştir. (.......) sözünün başına (.......) ın getirilmesi bir nükteden dolayıdır. O da; tevbekar günahkar için iki rahmetin bir araya getirilişinin ifadesidir. Tevbesini kabul edip onun (günahlarının) lehine sevap olarak yazması ve onun (tevbeyi) hiç işlenmemiş gibi günahları silip süpüren kılmasıdır. Sanki şöyle demiştir: “Marifeti ve tevbenin kabulünü bir araya getiren.” Rivâyet edildiğine göre Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), Şam halkından olan güçlü kuvvetli birini kaybetmişti. Onu aradı (ve kendisinden haber aldı.) Hazret-i Ömer'e (radıyallahü anh): -İçkiye dadandı, denildi. Ömer (radıyallahü anh), katibine: - “Yaz Ömer'den falarıa: Sana selâm olsun. Kendisinden başka ilâh olmayan Allah'ı, sana övüyorum. Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle. Hâ - Mim. Dönüş ancak O'nadır.” dedi. Mektubu mühürledi ve elçisine: - “Bunu onu ancak ayık bulduğunda ver.” dedi. Sonra yanındakilere onun tevbe etmesi için dua etmelerini emretti. Mektup ona geldiğinde bir taraftan onu okuyor, diğer taraftan da: - Allah bana beni bağışlayacağını vadetti ve beni azâbından sakındırdı, eliyordu. Bunu defalarca tekrarladı. Sonunda ağlamaya başladı. Sonra bu işi bıraktı. Güzel de bıraktı ve tevbesini de güzel yaptı. Onun işi Ömer (radıyallahü anh)’e ulaşırıca: - “Kardeşinizin ayağının kaydığım gördüğünüz de işte böyle yapın. Onu tutun. Durdurun, bağışlaması için Allah'a dua edin. Onun aleyhine şey tana yardımcı olmayın.” Ebû Nunynı. HİLYE. 4, 97. (.......) de aynı şekilde (.......) nin sıfatıdır. Başlarıgıç cümlesi olması da mümkündür. (.......) dönüş demektir. |
﴾ 2 ﴿