45Andolsun! Biz, Mûsa'ya Kitab'ı (Tevrât'ı) vermiştik de, onda ayrdığa düşmüşlerdi. Eğer (azâbın ertelenmesi ile ilgili olarak ezelde) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilirdi. Şüphesiz onlar Kur'ân hakkında derin bir şüphe içindedirler. “Andolsun/ Biz, Mûsa'ya Kitab'ı -Tevrât'ı- vermiştik de, onda ayrılığa düşmüşlerdi.” Tıpkı senin kavminin, senin Kitabın hakkında anlaşmazlığa düştükleri gibi, onlar da anlaşmazlığa düşmüşlerdi. Çünkü kimisi Tevrât'a haktır, derken, kimisi de ona bâtıl olduğunu, asılsız olduğunu söylemişlerdir. “Eğer -azâbın ertelenmesi ile ilgili olarak- ezelde Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, -helâk edilmeleri ve köklerinin kazınması için- aralarında derhal hüküm verilirdi.” Âyette geçen “ezelde geçen bir söz” kavli ile demek istenen şey, kıyamet gününe kadar verilen süre, mühlet, bekleme süresi, demektir. Çünkü kıyamet gününde her türlü düşmanlıklar ve anlaşmazlıklar çözülmüş olacaktır. İşte verilen o mühlet ve bekleme süresi olmamış olsaydı, dünyada derhal haklarında verilmesi gereken cezâ anında verilir ve işleri bitirilirdi. “Şüphesiz onlar-o kâfirler- Kur'ân hakkında derin bir şüphe içindedirler. “ |
﴾ 45 ﴿