5“Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah'ın gökten rızık -sebebi olarak yağmur- indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, -çünkü yağmur rızkın sebebidir - rüzgârları evirip çevirmesinde akimi kullarıan bir toplum için deliller vardır.” (Rüzgârlar manasına gelen (.......) kelimesini, Hamza ve Ali, (.......) rüzgâr diye okumuşlardır. (.......) kelimesini Ali ile Hamza Nasb ile okurken, bu ikisi dışındakiler ise raf ile okumuşlardır. İster nasb ile okunsun, ister raf ile okunsun fark etmez. Çünkü bu, iki amil üzere atfedilmiştir. Kaldı ki o iki amil den biri (.......) harfidir, ötekisi de (.......) harfidir. Bu iki amil, eğer nasb görevi görürlerse, bu takdirde (.......) harfi her ikisinin de yerine geçer. Buna göre bu (.......) harfi, (.......) ibâresinde cer amelini yani görevini yapar. (.......) kelimesinde ise bu defa (.......) harfi, Nasb görevini yapar. Merfû' olarak okunması hâlinde sözkonusu iki amil yani ibtida oluş ile cer edatı olan (.......) harfi sebebiyle (.......) harfi, (.......) kelimesinde raf görevini yaparken, (.......) kelimesinde ise cer görevini yapar. Bu görüş, Ahfeş'z âittir. Çünkü Ahfeş her iki amil üzerine de atfı câiz görmektedir. İmâm Siybeveyh ise, bunu câiz görmemektedir. İmâm Siybeveyh'in gerekçesi, burada bir (.......) harfi muzmerdır. Onun uygun bulduğu şey, (.......) harfinin bundan önce geçen iki âyette sözkonusu olmasıdır. Nitekim İbn Mesud'un (radıyallahü anh) (.......) kırâati de bunu desteklemektedir. Bu arada mecrûr olan kelimenin makabline ma'tûf olmasından veya birinci defa geçen (.......) kelimesini tekit amacıyla tekrardan sonra (.......) kelimesinin ihtisasen mensûb olması da câiz olabilir. Bu durumda sanki (.......) der gibidir. Merfû' olması ise, o da (.......) zamîrinin izman iledir. O takdirde de, (.......) olarak merfû' okunur.) Îman olayının İykan üzerine takdimin manasına gelince; yani iykandan önce îmana yer verilmesi, yani peş peşe gelen üç ayetten ilkinde -ki bu, üçüncü ayettir—, mü'minler yani inananlar, ikincisinde yani ortadaki âyette -ki bu da dördüncü ayettir- bu âyette kesin inananlar manasında iykan kelimesinin getirilmesi ve üçüncü âyette de -ki bu da beşinci ayettir-, aklını kullarıanlar ifadesine yer verilmiştir. Buna göre insaf sâhibi kullar, göklere ve yeryüzüne sağlıklı bir bakış açısıyla dikkatle bakıp izlediklerinde, mutlaka bunların yapılmış olduğunu görür, bunlar yapıldığına göre mutlaka bunları yapan bir ustasının olduğunu kabul eder. Bunu kabul edince de Allah'a (celle celâlühü) îman eder. Nitekim kendisinin bizzat nasıl yaratıldığına dikkatle bakıp incelediğinde, bir hâlden bir başka hale nasıl dönüştüğünü gördüğünde de durum aynıdır. Nitekim yeryüzünde var olan her türden canlı - cansız ne varsa, dikkatle incelendiğinde giderek îmanı ve inancı artacaktır. Bu defa bu îman İykan haline yani kesin inanca dönüşür. Bir de her an ve zaman durmaksızın yenilenen diğer olaylara dönüp baktıklarında, Meselâ gece ile gündüzün art arda gelmesi, yağmurun yağması, Ölü olan yeryüzünün yeniden canlanması, rüzgârların güneyden, kuzeyden evrilip çevrilerek esmesi, önden, arkadan, doğudan, güneyden esmesini değerlendirdiklerinde, bu defa akletmeye, düşünmeye başlarlar. Kesin bilgi edinirler. Bu defa yakin manasındaki îmanları samimiyet ve ihlâs kazanır. |
﴾ 5 ﴿