10-14

(Rasûlüm) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan lâf getirip götüren, iyiliği hep engelleyen, mütecaviz, günaha dadanmış, kaba ve haşırı, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiç birine mal ve oğulları vardır diye sakın ilgi duyma (itâat etme)!

Doğruya da eğriye de alabildiğine yemin eden kişiye itâat etme. Yemini alışkanlık haline getiren kişiyi men hususunda bu yeter.

“Aşağılık” görüş ve iyiyi kötüden ayırma kabiliyeti düşük (.......) dendir. O da; azlık ve düşüklük demektir. Ya da yalancı demektir. O da insanlar nezdinde hakirdir, değersizdir.

“Daima kusur arayıp kınayan” Daima ayıplayan, kınayan ve gıybet eden, durmadan lâf getirip götüren...” zarar vermek, ara bozmak için insanlar arasında devamlı söz taşıyan. (.......) ve (.......) jurnallemek demektir.

“İyiliği hep engelleyen “cimri olandır.

“Hayır, (iyilik): mal demektir. Ya da ailesini hayırdan -ki o İslam'dır- meneden, demektir.

Cumhûr’a göre kast olunan; Velid b. Muğire'dir. On oğlu vardı. Onlara:

- Sizden kim Müslüman olursa onu aç bırakırım, diyordu.

“Mütecaviz” zulümde haddini aşan, “... günaha dadanmış... “günahı çok. “... kaba ve haşırı...” kaba saba, merhametsiz, “... bunlardan sonra...” onun bütün bu ayıpları sayıldıktan sonra O mensup olmadığı bir kavme sonradan kâtiları (soysuz) bir kimsedir. Velid, Kureyş'e sonradan kâtilmış biriydi. Onlardan değildi. Babası onu doğumundan on sekiz sene sonra evlat tanımıştı. Denildi ki:

“(Velid'in) anası ona gayri meşru bir surette gebe kalmıştı. Bu âyet ininceye kadar bu bilinmiyordu.”

“Nutfe pis olunca ondan neş'et eden de pis olur.”

Rivâyet olunduğuna göre Velid anasına gitmiş ve:

- Muhammed beni on sıfatla nitelendirdi. Bunlardan dokuzunu kendimde buldum. Fakat soysuzluk meselesinde hiçbir bilgim yok. Bana hakikati olduğu gibi söylersen ne ala, değilse boynunu vururum, demişti. Anası ona:

- Baban cinsi münasebet kudretine mâlik biri değildi. Öldüğünde de malının, başkalanna gitmesinden korktuğum için bir çobanı nefsime davet ettim. İşte sen o çobandansın, dedi.

(.......) cümlesi (.......) sözüne taallûk etmektedir.

Yani; mal mülk sâhibi olduğu için, yani; zengin olduğu ve dünyadan nasibi olduğu için bu kadar ayıbı olan birine itâat etme, demektir. Kendisinden sonrasına taallûk etmesi de mümkündür.

Yani; mal ve evlat sâhibi olduğu için âyetlerimizi yalanladı, demektir.

“Ona âyetlerimiz okunduğu zaman “sözü buna delalet etmektedir.

10 ﴿