İNŞİRÂH SÛRESİ

1

(Habibim!) Göğsünü senin için (açıp da) genişletmedik mi?

İnkâr tarzında genişletmenin yokluğu hakkında sordu. Bununla genişletmenin varlığım kastetti. Sanki şöyle denildi: “Senin için göğsünü genişlettik.”

Bu sebepten dolayı -mana dikkate alındığı için- (.......) fiili onun üzerine atfedilmiştir.

Yani; nübüvvet zorluklarına, insanları ve cinleri davete takat getirebilsin diye göğsüne, ona tevdi ettiğimiz ilimlerle ve hikmetlerle genişlettik. Ondan darliği, körlükle ve cehaletle birlikte olan zorluğu giderdik, demektir. Hasen’in şöyle dediği nakledilmiştir:

“O, gereği gibi hikmet ve ilimle doldurulmuştur.”

2

Senden yükünü de (kaldırıp) almadık mı?

Nübüvvetin ve nübüvvetin gereği olan işlerin yapılması ile ilgili yükü senden hafiflettik. Denildi ki:

“O, haddi zatında bilinmeyen bir zelledir -ki oda; iki üstün şeyden daha üstün olanı işlemeyi terktir-. Peygamberler böyle şeylerle azarlanırlar ve onun ondan kaldırılması bağışlanmasıdır.”

(.......) ağır yük, demektir.

3

(Öyle yüktü ki o) Senin belini bükmüştü.

O ona ağır gelmişti. Öyle ki onun (sırt kemiklerinin) çatırtısı ışitilmişti.

(.......): Bir şeyin, bozulurken, çözülürken, yıkılırken ya da ezilirken çıkardığı sestir.

4

Senin şamnı yükseltmedik mi?

Onun şanının yüceltilmesi; kelime-i şehadette, ezanda, kamette, hutbelerde, teşehhütte ve Kur'ân'ın birçok yerinde Allah'ın zikri ile yan yana getirilmesidir. Mesela;

Allah'a itâat ediniz ve Rasûle itâat ediniz.” Nisa, 59; Nûr, 54; Muhammed, 33.

“Kim Allah'a ve Rasûlü'ne itâat ederse. “Nisa', 13; Nûr, 52; Ahzâb, 71, Fetfa, 17.

Allah ve Rasûlü'nü hoşnud etmeleri daha uygundu.” Tevbe, 62. ayetlerinde olduğu gibi.

Yine onun, Allah'ın Rasûlu” , Allah'ın Nebisi” şeklinde adlarıdırılması, yine öncekilerin kitaplarında onun zikrinin geçmesi de (onun şanının yüceltilmesidir).

(.......) nin getirilmesinin faydası şudur: Kapah geçilip daha sonra açıklama yapılması tarzının daha da tesirli ve daha edebi oluşudur. Çünkü (.......) sözüyle anlaşıları açılıp genişletilen bir şeyin olduğudur. Daha sonra (.......) sözüyle kapalı olarak bilinen şeyi açıklamıştır. “senin şanını” ve “senin yükünü” sözleri de böyledir.

5

Muhakkak ki her güçlükle beraber bir kolaylık var.

Yani; müşriklerin belalarına göğüs germek gibi içinde bulunduğun şiddetle beraber seni onlara galip kılmamla onlara galip geleceğin bir kolaylık vardır. Denildi ki:

“Müşrikler, Allah'ın (celle celâlühü) Rasûlü'nü ve mü'minleri fakirlikle ayıplıyorlardı. Öyle ki o, ailesinin fakirliği sebebiyle onların İslam'da dönebileceklerini düşünmeye başladı. Bunun üzerine Allah (celle celâlühü) ona, ona ihsan ettiği üstün nimetleri zikretti.” Daha sonra şöyle buyurdu:

6

Evet, her güçlükle beraber bir kolaylık vardır.

Sanki şöyle buyurdu: Sana ihsan ettiğimizi ihsan ettik. Dolayısıyla Allah'ın (celle celâlühü) fazlından ümidi kesme. Çünkü içinde bulunduğunuz zorlukla beraber kolaylık vardır. Kolaylık zorluğa son derece yakın olduğundan (.......) (beraber) lafzıyla getirilmiştir. Bunda fazladan bir teselli vardır. Ayrıca kalplerin de güçlendirilmesi söz konusudur. Bu âyetler inince Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

“Bir güçlük iki kolaylığa asla galebe edemez.” Çünkü “güçlük” kelimesi ma'rife olarak tekrarlandı. Bu da bir tane demektir. Çünkü ma'rife ma'rife olarak tekrarlanırsa ikinci birincinin aynısı olur.

“Kolaylık” kelimesi ise nekra olarak tekrarlandı. Nekra, nekra olarak tekrarlandığında ise ikinci birinciden başka olur. Dolayısıyla mana; “Zorlukla beraber iki kolaylık var” , şeklinde olur. Ebû Muaz şöyle demiştir:

Emirle birlikte bir köle var, emirle birlikte bir köle var'denir. Emir bir tanedir, iki köle vardır. (.......) dediğinde ise emir de bir tanedir, köle de bir tanedir. (.......) dendiğinde ise onlar iki emir ve iki köledir.” Te'vilat şerhinde de böyledir.

7

Öyleyse, (bir ibâdeti) bitirince diğerine başla.

Yani; “Halkı davetten boş kaldığında Rabbi'nin ibâdetine çalış” , demektir. İbni Abbâs (radıyallahü anh) dan şöyle nakledilmiştir:

“Namazından boşaldığında duaya sarıl, demektir.” Onun selâmdan önce mi yoksa sonra mı olduğu hususunda ihtilaf olunmuştur. Bu âyetin, kendisinden öncesiyle bağlarıtısı; ona geçmiş nimetlerini ve gelecekle ilgili vaadlerini saydığı için onu, şükre ve ibâdete sarılmaya, onda yorulmaya, ibâdetleri birbiri ardınca aralıksız olarak yapmaya ve hiçbir vaktini ibâdetsiz olarak geçirmemeye, dolayısıyla bir ibâdeti bitirince diğerine geçmeye teşvik etmektedir.

8

Ve (her işinde) ancak Rabbine yönel.

Rağbetini hususen O'na yönelt. Ancak O'nun fazlım O'na dayanarak iste.

“İnananlar Allah'a dayansınlar” (âyetinde olduğu gibi).

0 ﴿