TÎN SÛRESİ

1

Andolsun incire, zeytine,

Bu ikisiyle yemin etmiştir. Çünkü bu ikisi yemiş veren ağaçlar arasında hayret verici olanlardır.

Rivâyet edildiğine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir tabak incir hediye edildi. O da ondan yedi ve ashâbına:

- “Yiyiniz. Eğer bir meyve cennetten indirilmiştir deseydim, budur, derdim. Çünkü cennetin meyveleri çekirdeksizdir. Onu yeyiniz. Çünkü o, basuru keser ve nıkris hastaliğina fayda verir.” Yine şöyle buyurmuştur:

“Zeytin ne güzel misvaktır. O mübarek ağaçtandır. Ağızı temizler ve (dişlerdeki) sarıliği giderir.” Yine şöyle buyurmuştur:

“O, benim misvağımdır ve benden önceki peygamberlerin misvağıdır.” İbni Abbâs (radıyallahü anh) dan şöyle nakledilmiştir.

“O (âyette yemin edilenler), sizin bu inciriniz ve sizin bu zeytininizdir.” Denildi ki:

“O ikisi: Şam'da o ikisinin (incir ve zeytinin) bittiği iki dağdır.”

2

Sina dağına.

Dağ olan (.......) kelimesi, bölge olan (.......) kelimesine muzaf kılınmıştır. İrabın (.......) ve (.......) ile câiz olmasında ve (.......) nin sabit kılınıp (.......) un i'rab harekeleriyle harekelenmesinin câiz olmasında (.......) kelimesinin bir benzeri (.......) kelimesidir.

3

Şu emin şehre andolsun ki.

Mekke'yi kastediyor. “Adam emin biri oldu.” kelimesindendir. Onun (şehrin) emin oluşu; onun, emin bir kişinin, kendisine emanet edilen şeyi muhafaza edişi gibi ona giren kişiyi muhafaza etmesidir. Bu şeylerle yeminin manası; Bu mübarek bölgenin şerefini beyan etmek, Peygamberler ve evliyalar diyarı olan, bu bölgede beliren hayır ve bereketi açıklamaktır.

İncir ve zeytinin bittiği yerler İbrâhîm (aleyhisselâm) ın göçtüğü ve Îsa (aleyhisselâm) ın doğup büyüdüğü yerlerdir. Tûr, Mûsa (aleyhisselâm) a nida edilen yerdir. Mekke ise; âlemlere hidâyet olan evin mekânı, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)’in doğduğu ve gönderildiği yerdir. Allah’ın salâtı onların tamaminin üzerine olsun.

Ya da ilk ikisi, Îsa (aleyhisselâm) a vahyin indiği yerle yemindir. ÜçüncüMûsa (aleyhisselâm) a vahyin indiği yerle, dördüncüsü de Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e vahyin indiği yerle yemindir. Yeminin cevabı: “Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.” cümlesidir.

4

Biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.

“İnsanı -insan cinsini-, en güzel bir biçimde -şekli, sureti ve azalarının düzgünlüğü itibariyle en güzel bir biçimde- yarattık.”

5

Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik.

Yani; daha sonra bu güzel, sağlam, düzgün yaratılış nimetine şükretmediğinde işinin sonu, onu yaratılış ve terkip yönüyle aşağı olanların en aşağısına çevirmemizdir, demektir. Şunu kastediyor:

“Suret yönüyle çirkin olanların en çirkinine çevirdik ki onlar da cehennem halkıdır.”

Ya da onu derekeler (cehennem tabakalan) ahalisinden daha aşağı ittik, kaktık, demektir. Ya da bu mükemmellikten ve güzellikten sonra onu suret ve şekil güzelliğinden nasibini almamışlardan daha sefil kıldık, demektir. Şöyle ki:

“Onun yaratılışını tersine çevirdik, ayağa dikildikten sonra beli büküldü. Siyahlıktan sonra saçı sakalı beyazladı, derisi büzüşüp buruştu, işitmesi ve görmesi zayıfladı. Hülasa her şeyi değişti. Artık yürümesi yavaşlamış, sesi zayıflamış, kuvveti azalmış ve zekâsı körelmiştir.”

6

Ancak îman edip de sâlih amel (ve hareketlerde bulunanlar başka. Çünkü onlar için (bitmez) kesilmez mükâfat vardır.

iki ayrı lehçeyi kullanmak için burada (.......) ile gelmiştir. İnşikak sûresinde ise (.......) siz gelmiştir. İlk manaya göre (onların ruhaniliği cismaniliğine, yani; manevi insanliği Ve kemalleri, maddi hayvanhğa galebe etmiştir, manasına göre) istisna, istisna-i muttasıldır, ikinci manaya göre (ihtiyarlık devresi manasına göre) ise; istisna-i munkatıdır.

Yani; “Sakin yaşlarıan ve kötürüm hale gelen sâlih kimseler hariç, onlar için taatlarına, yaşlılığa ve zayıflığa karşı sabretmelerine, zorluklara karşı göğüs germelerine ve ibâdeti ifa etmelerine karşı kesintisiz bir mükâfat vardır.” demektir.

7

Böyle iken cezâ günü konusunda seni kim yalanlayabilir?

Hitap, iltifat yoluyla insanadır.

Yani; “Bu kesin beyandan ve açık delilden sonra hala cezâyı yalanlamanın sebebi nedir?” demektir. Mana; insanın nutfeden yaratılması, en güzel bir surette mükemmel bir insan kılınması ve kemale ulaşırıcaya, ölçülü bir insan oluncaya kadar kemalat mertebelerinde tedricen yükseltilmesi, daha sonra da erzeli ömre ulaşırıcaya kadar yaşatılıp ters yüz edilmesi, yaratıcının kudretini gösteren bundan daha açık bir delil göremezsin. İnsanı yaratmaya ve bunların tamamım yaratmaya kâdir olan onu yeniden diriltmekten âciz olmaz. Öyleyse senin cezâyı yalanlamanın sebebi nedir?

Ya da hitap, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) edir.

Yani; “Bu delilden sonra artık kim sana (“yalan söylüyorsun” diye) yalan isnadmda bulunabilir?”

(.......) (kim) manasınadır.

8

Allah hâkimlerin hâkimi değil mi?

Bu, kâfirler için bir tehdittir. O, onlar aleyhine layık oldukları şeyle hükmeder.

(.......) sözü hüküm ve kazadandır. Allahu a'lem.

0 ﴿