ZİLZÂL SÛRESİ1Yer kendisine âit şiddetli bir sarsıntı ile sarsıldığı zaman, Yani; ondan sonra bir daha hiçbir sarsıntının olmayacağı şiddetli sarsıntısı harekete geçirildiğinde, demektir. (.......) şeklinde (.......) nin üstünüyle de okunmuştur. Esreli okunuş şekli mastardır. Üstün okunuş şekli ise isimdir. 2Yer (bütün) ağırlıklarını (dışarıya fırlatıp) çıkardığı, (.......): (.......) kelimesinin çoğuludur. O da; ev eşyası demektir. Onun içindeki defineler, ona âit eşyalar kılındı. 3İnsan “Buna ne oluyor?” dediği (zaman), Bu şiddetli zelzele sarstığında ve içindekileri dışarı attığında (insan “Buna ne oluyor” der) Bu, yeryüzü sarstığında ve ölülerini diri bir şekilde dışarı attığında ikinci üfürüş anındadır. Bunu, bu korkulu iş kendilerini dehşete düşürdüğü için: “Vah bize, Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı.” sözünü söyledikleri gibi söylerler. Denildi ki: “Bu, kâfirin sözüdür. Çünkü o, dirilişe inanmıyordu. Mü'min ise: “Bu, Rahmân'ın vadidir. Peygamberler doğru söylemiştir.” der.” 4O gün (yer) bütün haberlerini anlatacaktır. (.......) den bedeldir. Onu naspeden (.......) fiilidir. Yani; mutlaka haberlerini anlatacaktır, demektir. İki mef'ûlden ilki hazfedilmiştir. Çünkü kastedilen; onun, haberleri anlatışının zikredilmesidir. Mahlûkatın zikredilmesi değil. Denildi ki: “Onu Allah (celle celâlühü) konuşturur ve o üzerinde işlenen hayır ve şer ne ise onu haber verir.” Nitekim hadisi şerifte: “Her bir kimse için üzerinde işlediğiyle şehadette bulunur.” buyurulmuştur. 5Çünkü Rabbi kendisine (o veçhile) vahyetmiştir. Yani; Rabbinin ona vahyi sebebiyle o haberlerini anlatır. Yani; ona vahyetmesi ve ona anlatmayı emretmesi sebebiyle, demektir. 6O gün insanlar, amellerinin karşılığı) kendilerine gösterilmek için dağınık guruplar hâlinde çıkacaklar. İnsanlar, çıkış yerleri kabirlerinden mevkife dönerler. “Dağınık guruplar hâlinde” kimisi yüz akıyla emin bir şekilde, kimisi de yüz karasıyla korkular, dehşetler içerisinde. Ya da mevkiften guruplar hâlinde dönerler, bir kısmı cennet yolunu, bir kısmı da cehennem yolunu tutarlar. “Amelleri” yani; amellerinin karşılığı, demektir. 7işte kim zerre ağırliğinca bir hayır yapıyor (idiy)se onu(n sevabını) görecektir. “Zerre” küçük karınca demektir. (.......) temyizdir. “Onu görecektir” Yani; onun karşılığım görecektir, demektir. 8Kim de zerre ağırliğinca şer yapıyor (idiy)se onu(n cezâsını) Denildi ki: “Bu, kâfirler hakkındadır. İlki ise mü'minler hakkındadır.” Rivâyete göre bedevinin biri (.......) yu sonra, (.......) yu önce okumuş. Ona: “Sondakini öne öndekini sona aldın, niçin?” derıilmiş de o şu beyti söylemiştir. Ey (Arkadaşlar!) Bu yokuşun ister önünden ister arkasından gidin (fark etmez) Çünkü bu yokusun her iki tarafında da onlar (develer) için yol vardır. Rivâyete göre Ferazdak'ın dedesi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) a gelmiş ve ondan kendisine Kur'ân okumasını talep etmiş Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) da ona bu âyeti okumuş. Bunun üzerine o: - “Bu bana yeter, bu bana yeter.” demiştir. Bu, en muhkem ayettir. Camia diye de adlarıdırılmıştır. Allahu a’lem. |
﴾ 0 ﴿