İHLÂS SÛRESİ

1

De ki: O Allah tekdir.

(.......) zamîri şa'ndır. “Allah tektir” sözü şa'ndır. Bu, senin “O (hakikat şudur ki:) Zeyd ayrılmıştır.” sözünde olduğu gibidir. Sanki şöyle denilmiştir:

“Şan (söylenecek söz, hakikat) budur ki o Allah tekdir. O'nun ikincisi yoktur.”

(.......) mübteda olmak üzer mahallen merfûdur. Haber ise cümledir. Ona dönen bir zamîre muhtaç değildir. Çünkü o, senin “Kölen Zeyd bendedir.” sözünde olduğu gibi, manada müptedadır.

(.......) sözü de öyledir. O, anlatılmak istenen şa'ndır. “Zeydin babası ayrıldı, gitti.” sözü böyle değildir. Çünkü Zeyd ve cümle iki ayrı manaya delalet etmektedir. Dolayısıyla da ikisini birbirine bağlayacak şeye (zamîre) ihtiyaç vardı. İbni Abbâs (radıyallahü anh) dan şöyle nakledilmiştir:

“Kureyş: Ey Resûlüm Muhammed! Bizi kendisine (kulluğa) çağırdığın Rabbini bize vasfet” demişti de bunun üzerine bu âyet nâzil oldu.

Yani;'“Benden vasfını istediğiniz zât, o Allahu Teâlâ'dır” , demektir. Buna göre (.......) hazfedilmiş bir müptedanın haberidir.

Yani; “O, tekdir” demektir. O da “bir” manasınadır. Aslı (.......) dur. (.......) kenarda olduğu için (.......) ye dönüştürülmüştür. Akıl yönüyle onun “bir” olduğuna delil şudur:

Tek İlah bütün âlemi idare etme ve onu yaratma hususunda yeterlidir ya da değildir. Eğer yeterli ise diğeri zayi olur, kendisine ihtiyaç duyulmaz. Bu ise noksanlıktır. Noksan olan da ilâh olamaz. Eğer yeterli değilse o zaman da o noksandır. Çünkü akıl, mef'ûlun (mahrukatın) faile (yaratmaya) ihtiyacım gerektirmektedir. Tek fâil kâfidir.

Birin dışındakilerin ise hiçbir üstünlükleri yoktur. Değilse bu sonsuz sayıda ilâhların varlığına götürür ki bu da muhâldir.

İki ilahın varlığı ile ilgili söze gelince bu da muhâldir. Çünkü ikisinden biri yaptığı işlerden birini diğerinden saklamaya kâdir olabilir ya da olamaz. Eğer kâdir olursa o zaman kendisinden gizlenen (ilâh) câhil olur ve eğer kâdir olamazsa o zamanda o âciz olur. Şayet biz ma'dumu (olmayan şeyi) olması mümkün olan olarak farzetsek ve onlardan biri bile olamaz. Biri âciz olup diğeri kâdir olsa, âciz olan ilâh olamaz ikisi birlikte kâdir olsalar o zaman da onu yardımlaşmak suretiyle var ettiler demektir. Bu şekilde de onlardan her biri diğerinin yardımına muhtaç olur. Dolayısıyla da onlardan her biri âciz olur. Eğer onlardan her biri onu tek başına var etmeye kâdir olsa ve onu ikisinden biri var etse, bu ikincisi ya buna kâdir olarak kalır ki bu muhâldir. Çünkü mevcudun var edilmesi muhâldir. Ya da kalmaz. O zaman da birincisi ikincisinin kudretini ortadan kaldırmış olur. Bu sebeple de o, âciz hale ve onun tasarrufu altında mağlup hale gelir. Dolayısıyla da ilâh olamaz.

- “Tek olan gücünün yettiğini var ettiğinde onun kudreti gider. Dolayısıyla da size gereken bu tek olanın kendi kendini âciz kıldığını kabul etmektir.” dersen deriz ki:

- “Tek olan gücünün yettiği şeyi var ettiğinde kudretini uygulamıştır. Kudretini uygulayan da âciz değildir. Ortak ise kudretini uygulamamıştır. Bilâkis onun kudreti diğerinin kudreti sebebiyle” zail olmuştur. Bu da âciz demektir.”

1 ﴿