3O, Rahman'dır, Rahîm'dir. Bu kelimelerin tekrarı konusunda değişik yorumlar vardır. Bunlardan biri ”besmele''nin yorumu içinde verilmişti. Rahman ve Rahîm arasındaki fark, ya Rahman sıfatının Allah'a mahsus olması, ya Rahmanın genel olması, ya da yüce ve değerli nimetleri ifade etmesinden kaynaklanmaktadır: a) Birincisine göre Rahman Allah'tır. Çünkü bu kelimenin içerdiği şeyler kullardan meydana gelmez. Bu, ancak Allah'tan olabilir. Halbuki ”Rahîm" sıfatı, kullar için de kullanılır. b) Rahman geneldir. Bu genelliğin nasıl olduğu sorulabilir: Çünkü neredeyse bunun kapsamına girmeyen şey yoktur. Aksine bu, bir bakıma bir imtihan türüdür? Buna cevabımız şudur: Bazı olaylar var ki, insan bunu rahmet olarak değerlendirirken, bir külfet ve ceza olabiliyor. Bazan da bir külfet ve ceza olarak kabul ederken, bir rahmet olabiliyor. Nitekim Allah şöyle buyurmuştur: ”Hoşunuza gitmeyen bir şey, hakkınızda iyi olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda kötü olabilir." (Bakara: 216). Birincisine, yani rahmet gibi görünüp, aslında ceza ve azap olana örnek, şâirin şu ifadeleridir: "Gençlik, boş zaman ve atılganlık, İnsanın başına olmadık işler açar" Bütün bunlar görünürde nimettir. İkincisine, yani ceza, azap ve külfet gibi göründüğü halde rahmet olana örnek, öğrenmesi için öğrenciyi okula hapsetmek, ya da zor kullanmaktır. Bu görünürde kötü, fakat sonuçta iyidir. Meselâ hırsızın elinin kesilmesi, hırsız açısından bir ceza, fakat toplum için rahmettir. Aptal kimse, işin dışıyla ve kabuğuyla ilgilenir. Oysa akıllı kimse işin aslını ve sırlarını düşünür, bunlarla ilgilenir. Nice bela ve sıkıntılar var ki, sonuçta rahmet ve berekettir. Küçük bir kötülüğe uğramaktan korkarak büyük bir iyiliği terketmek, en büyük kötülüktür. İnsanlara birtakım yükümlülükler verilmesi, sorumluluklar yüklenmesi, ruhların bedensel ilişkilerden arındırılmasına yöneliktir. Nitekim cehennemin yaratılması; kötüleri, iyilerin amellerine özendirmek, şeytanın yaratılması da kullar arasında dürüst ve samimi kimseleri ortaya çıkarmak içindir. Bir şeyi derinlemesine araştıranın görevi, Hızır gibi, binasının temelini gerçekler üzerine kurmasıdır. Çünkü Hızır (aleyhisselâm), Hazret-i Mûsa ile arkadaşlığında, arkadaşlık prensiplerini sağlam temeller üzerine oturtmuştu. İnsan tabiatının hoşlanmadığı birçok şeyde gizli sırlar ve gerçek hikmetler yatabilir. Eğer Allah'ın rahmeti olmasa ve bu rahmet Allah'ın gazabını geçmeseydi, kâinatın varlığından söz edilemez ve Allah'ın ”Mün'im" (Nimet Verici) isminin de bir anlamı olmazdı. c) ”Rahman" Yüce ve değerli nimetler içindir. Bunun hemen ardından da ”Rahîm" sıfatı geliyor. Bunun sebebi kulun, istekte bulunurken, Allah'tan değersiz bir şey istemesinin edebe aykırı olduğu vehmini defetmek içindir. Nitekim : ”Biraz ihtiyacım vardı da onun için gelmiştim" diyen kimseye, sanki: ”Sen git de, bu isteğini sıradan birisinden iste. Çünkü Rahman olan Allah'dan az istekte bulunmakla kusur işlemektesin. Oysa Allah Rahîm yani merhamet edendir. Bu bakımdan sen, ayakkabının bağına, çorbanın tuzuna varıncaya kadar her şeyini Allah'tan iste" demek gibi bir anlam bulunmaktadır. |
﴾ 3 ﴿