32Melekler şöyle dediler... Cevap yerine geçen yeni bir cümle. Sanki burada melekler ne dediler? gibi bir soru var. 'Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz. Senin yüce zatına yaraşmayacak şeylerden seni tenzih ve takdis ederiz. Çünkü senin tüm fiillerin bir hikmet ve maslahata binaendir. Bu, tevbeden önce olan bir kelimedir. Hazret-i Mûsâ şöyle yakarıyordu: ”Seni, noksan sıfatlardan tenzih ederim. Sana tevbe ettim." (A'raf: 143) Hazret-i Yunus da şöyle yakarıyordu: ”Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum." (Enbiya: 87) "Sübhân" ismi, mastar yerinde kullanılan bir kelimedir. Bu kelime sadece tamlama olarak kullanılır. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Burada melekler, acizliklerini itiraf ediyorlar. Meleklerin sorusu, bir itiraz değil, sadece bir açıklama isteğine dayanıyordu. Buna göre melekler: ”Senin bize öğrettiklerinin dışında bizim bir bilgimiz yoktur. Kaldı ki, biz böyle bir şeye yetenekli olsaydık, kesinlikle bu bilgileri sen bize verirdin." Şüphesiz her şeyi bilen ve hakîm olan sensin,' dediler. Sen her şeyi bilirsin. Senin için gizli diye bir şey yoktur. Burada önce geçen ”Sizin bilmediklerinizi ben bilirim ”(Bakara: 30) âyetine de işaret vardır. Sen aynı zamanda, yarattığın her şeyi ince bir hikmete ve sebebe dayalı olarak yaratırsın. Bu âyet, şu gerçekleri dile getiriyor: Kul hiçbir zaman eksikliklerinden gaflete düşmemeli, Allah'ın fazlını, ihsan ve ikramını unutmamalıdır. Bilmediği şeyler hakkında ”bilmiyorum" demeyi kendisi için bir küçüklük kabul etmemeli, bildiği bir şeyi de gizlememelidir. Nitekim, ”bilmiyorum demek, ilm in yarısıdır" derler. Bir gün Kadı Ebû Yusufa bir şey sorulur. O: ”Bilmiyorum" der. Kendisine: ”Hem devlet bütçesinden maaş alır, geçimini sağlarsın, hem de bilmiyorum, dersin Bu, olacak iş değil" denir. Ebû Yusuf: ”Ben, devlet bütçesinden bilgim kadarını alıyorum. Eğer bilmediğim şeyler için bana maaş verilmeye kalkışılsaydı bütün dünya malı bile buna yetmezdi" cevabını verir. Bir gün bir âlime, minberde bir soru yöneltildi, fakat o: ”Bilmiyorum" dedi. Bunun üzerine kendisine: ”Minber, câhillerin yeri ve makamı değildir" dediler. Bu zat da: ”Ben ilmim kadar yükselebildim. Eğer bilmediğim kadar yükselebilseydim, kesinlikle göğe erişirdim" cevabını verdi. |
﴾ 32 ﴿