37

Âdem, Rabb'inden birtakım kelimeler aldı. Almak anlamındaki ”Telakki" sözcüğü, gelen kelimeleri kabul ederek almak ve bu kelimeleri bilince de gereğini yerine getirmek için bunlarla amel etmektir. Peki Hazret-i Âdem'in aldığı bu kelimeler nelerdir? Bu kelimeler Rabbimizin şu âyetinde zikredilmektedir. Rabb'imiz şöyle buyuruyor: ”Ey Rabbimiz, biz kendimize yazık ettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, muhakkak biz ziyana uğrayanlardan oluruz." (A'raf: 23) İşte Allah bu kelimeleri Hazret-i Âdem'e ilham etti.

O da bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. Allah, Hazret-i Âdem'e rahmetiyle ve tevbesini kabulle yöneldi. Tevbe, aslında dönmek anlamınadır. Eğer bu, kul için sözkonusu olursa, günahlardan itaate dönüş anlamınadır.

Eğer bu, yüce Allah için sözkonusu olursa, bu takdirde, cezadan mağfirete dönüş anlamı çıkar. Âyette sadece Hazret-i Âdem'in anılmasıyla yetinilmiştir. Çünkü hüküm bakımından Havva, Hazret-i Âdem'e tabidir.

Şüphesiz O, tevbeyi çok kabul edendir. Kullarını çok bağışlayan ve affedendir.

Çok acıyandır. Rahmeti çok fazladır. Âyette bu iki niteliğin bir arada bulunması, yaptıklarından tevbe ederek doğruya dönen kimsenin affedilip bağışlanılması yanında ona ihsan ve iyilikte bulunma vaadinin açık bir şekilde gösterilmesi içindir.

Tevbe, tıpkı sabun gibidir. Nasıl ki sabun insanı tüm kir ve pastan arındırırsa, tevbe de insanın gizli kirlerini siler götürür. Eğer kul, kötülüklerden döner, amelini düzeltirse, Allah da, onun durumunu düzeltir. Bu kuluna, daha önce kaçırmış olduğu nimetleri tekrar verir.

37 ﴿