62Şüphesiz ki iman edenler, dilleriyle inandık diyenler. Bunların, âyetin devamında yer alan kâfirlerle birlikte zikredildiklerinden dolayı, münafıklar olduğunu anlıyoruz. Ayette münafık ifadesine yer verilmeden ”iman edenler" ifadesinin geçmesi, böyle dilden inanmanın kendilerine aslında hiç bir yarar sağlamayacağına ve onları kesinlikle küfür vartasından da kurtarmayacağına işaret etmek içindir. Yahudiler, Yahova dinine girenler veya buzağıya tapmaktan tevbe edenler, ya da Hazret-i Yakub'un büyük oğullarından Yahuda'ya nisbetle isimlendirilen kimseler, Hıristiyanlar... Bunlara nasranî denmesinin sebebi, ya Hazret-i İsa (aleyhisselâm)'ya yardım etmeleri veya Nasıra adındaki bir kasabada onunla birlikte bulunmalarından dolaylıdır. Sabiinler dinden çıkanlar... Bunlar Yahudilik ve Hıristiyanlığı bırakıp yıldızlara ve meleklere tapan bir kavimdir. Gerçi bunlar Zebur'u okusalar da hüküm itibariyle puta tapanlar gibidirler. Bunların kestikleri yenmez ve kadınlarıyla evlenilmez. Bu kâfirlerden her kim Allah'a ve âhiret gününe iman eder, Allah'ın tüm peygamberlerine indirdiği şeylere, öldükten sonra dirilip âhirettte hesaba çekileceğine inanırsa, İslâm dinini de gerçek anlamda kabul eder ve Allah katında makbul olan sâlih bir amel işlerse elbette onlara, bunlara karşılık, Rableri katında mükâfat vardır. Kendilerine vadedilen ödül, işlerini düzenleyen, onları lâyık oldukları en üst dereceye çıkaracak olan Allah kalındadır. Âyet, sözü edilen bu kimselerin iman etmeleri, sâlih amel işlemeleri halinde, eski yaptıklarından hesaba çekilmeyeceklerini, ataları yüzünden sorumlu tutulmayacaklarını, sevaplarından da hiçbir şeyin eksilmeyeceğini bildiriyor. Onlara korku yoktur. Kâfirlerin cezadan dolayı korku içinde bulunduğu bir sırada bunlara korku yoktur. Ve onlar üzülmeyeceklerdir. Ömürlerini boşa geçirip sevap kazanamayanların üzüldükleri günde, bunlar üzülmeyeceklerdir. Kısacası kim imanında samimi ve amelinde ihlâslı olursa, cennete girecektir. |
﴾ 62 ﴿