66

İşte biz onu hem önündekilere, hem ardındakilere bir ibret kıldık. Bu yahudi ümmetini başka bir varlığa dönüştürmemiz, onları böylece cezalandırmamız, çağdaşlarına ve onlardan sonrakilere bir ibret olmaları için di. Böylece onlar gibi davranacak kimselerin başına da aynı şeylerin gelebileceğini belirtmek istedik.

Takva sahiplerine de bir nasihat kıldık. Bunların kavimlerinden olup da, sâlih olan ve ötekilerini de haddi aşmaktan menetmeye çalışanlar için bir öğüt, hatırlatma kıldık.

Şüphesiz belâ ve hüsran, iyiliğin değerini bilemeyenler için bir ceza, nimeti veren zata nankörlük edenler için uyarmadır. Eski ümmetlerde suç işleyen kimse, ya hemen başka bir varlığa dönüştürülüyor veya yerin dibine geçiriliyordu. Bu ümmetin azabıysa, kalblerinde olmaktadır. Nitekim: ”Onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz" (En'am: 110) âyetiyle buna işaret olunmuştur.

Başka bir varlığa dönüşmek, domuza benzemek gibidir. Domuz, her türlü pisliği iğrenmeden yer. Dolayısıyla haram yiyen bir insanın kalbi de, bu anlamda domuza dönüşmüş demektir. Kalbin değişmesinin üç işareti vardır:

a) Kalbi bozuk olan kimse, ibadet ve taatın tadına eremez.

b) Bozuk bir kalb günahtan ve isyandan korkmaz.

c) Bozuk bir kalb hiçbir kişinin ölümünden ders ve ibret almaz. Aksine böyle bir kalbin sahibi gün geçtikçe dünyaya daha çok bağlanır.

66 ﴿