78

Onların yani Yehudilerin

içinde bir de ümmîler yani okuma ve yazmaları olmayan kimseler

vardır. Ümmî demek Arap ümmetine mensup kişi demektir. Arap toplumu ilimden ve okumadan nasipleri olmayan bir millettir. Dolayısıyla bu kelime okuma ve yazması olmayanlar için istiare olarak kullanılmıştır.

Kitabı yani Tevrat'ı

bilmezler ve dolayısıyla onu inceleyerek, içinde Hazret-i Peygamberin niteliklerini belirten delilleri öğrenip işin gerçeğini bilebilecek güçte değillerdir ki, böylece iman edebilsinler.

Bütün bildikleri birtakım kuruntulardır.

Buradaki istisna aynı cinsten olmadığı için, münkati olarak kabul edilmiştir. Çünkü kuruntuları kitaba dayalı şeyler değildir. Sadece kendilerince kabul ettikleri bâtıl şehvetlerden ibaret şeyleri almaktadırlar. Bunlar, Hazret-i Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in niteliklerine ilişkin yaptıkları değişiklikler, cehennem ateşinde ancak sayılı günlerde ceza görecekleri, peygamber atalarının kendilerine şefaat edecekleri anlamında birtakım asılsız kuruntudan ibaret şeylerdir. Oysa bu kabul ettikleri şeylerin doğruluğu hakkında ellerinde herhangi bir delilleri de yoktur.

Onlar sadece zan içinde bulunurlar. Kesin olmayan birtakım bilgilere dayanırlar. Yani gerçekten bunlar bilimsel anlamda delile sahip değiller, tek dayanakları zan ve taklitten ibarettir. Şimdi durumları böyle olan bir toplumdan kesin temellere oturtulmuş bir iman beklenebilir mi?

78 ﴿