106

Biz bir âyetin hükmünü kaldırır. Burada ”kaldırmak" şeklinde çevirdiğimiz ”nesh", sözlükte izale etmek, kaldırmak ve nakletmek anlamlarına gelir. Bir âyetin neshi denilince, ya ibadet sırasında onun okunmasının kaldırılması veya ondan çıkarılan hükmün yürürlükten kaldırılması, ya da hem okunması ve hem de hükmünün kaldırılması anlaşılır.

Kurtubî, neshin sadece emir ve yasaklarla ilgili olduğunu, cumhurun görüşü olarak bildiriyor. Haber bildiren âyetlerde ise, Allah'ın o haber konusunda herhangi bir bilgi eksikliği içinde olacağı düşünülemeyeceğinden, burada nesh'ten söz edilemez.

Veya onu unutturursak... âyetin unutturulması, onun kalblerden silinmesi demektir.

Rivayete göre müşrikler, ya da Yehudiler şöyle diyorlardı: ”Muhammed'i görmüyor musunuz? Ashabına bir şeyi emrediyor, sonra dönüp onu yasaklıyor; önceki emrin aksini emrediyor. Dolayısıyla söyledikleri hep kendisindendir. Bugün bir şey söylüyor, yarın da söylediklerinden dönüyor?" Onların bu davranışı, İslam'a dil uzatmak içindi. Böylece İslâm'a girmek isteyenlerin azimlerini kırmak istiyorlardı.

İşte bu âyette Allah, neshin hükmünü ve hikmetini açıklamış oldu. Anlam şöyle oluyor: Hikmet ve maslahat gereği biz herhangi bir âyetin lafzını veya hükmünü, ya da her ikisini birlikte yürürlükten kaldırırsak,

ondan daha iyisini, yani kullar için daha faydalı ve daha hayırlı olanını getiririz. Şüphesiz burada, bir âyetin diğerinden daha hayırlı olduğu anlamı çıkmaz. Çünkü Allah'ın kelâmı hep aynıdır ve hepsi de hayırdır. Kendi içlerinde kimi âyetler, kimisinden üstün kabul edilemez. Çünkü hepsi de Allah'ın kelâmı, vahyi ve kitabı olmaları bakımından birdirler. Ancak bu âyetlerdeki üstünlük, kullar için sağlayacağı kazanç açısındandır.

Veya menfaat ve sevap açısından

aynısını getiririz. Kolay bir şeyle değiştirilen bütün hükümlerin insana getirdiği yükümlülükler de daha hafiftir.

Kaldırılan hükmün yerine daha zor bir hüküm konduğunda ise, bu, daha fazla sevap kazandıran bir şeydir.

Birincisine, yani daha kolayının getirilme sine örnek, bir yıl iddet bekleme süresinin, dört ay on günle değiştirilmesidir.

İkincisine örnek, Mekke döneminde savaş, farz olmadığı için terkedilirken, Medine'de farz kılınarak bu durum neshedilmiştir. Bazan da nesh, fazla bir hafifleme veya bir zorlama getirmeksizin, tıpkı önceki gibi bir şeyle olabilir. Meselâ, Kıblenin Kudüs'ten, Kabe'ye çevirilmesi gibi.

Nesihteki hikmete gelince: Bilindiği gibi, beden sağlığı için tedaviye girişen bir doktor, kimi zaman hastanın karakterine, mizacına ve zamana göre gıdaları ve tedavi yöntemini değiştirir. İşte insan ruhları üzerinde doğrudan bir iyileştirme yapacak olan peygamberler de, şer'î amelleri ve ahlakî hükümleri değiştirirler. Bu gibi şeyler nefisler için, tıpkı bedenleri iyileştiren gıda ve ilâçlar gibidirler. Şüphesiz, ruhların gıdası ve tedavisi, şer'î ameller ve Allah'ın razı olduğu ahlak ile mümkündür. Şari (yasa koyucu Allah) bunu, durumun gereklerine göre değiştirir. Bu, tıpkı şuna benzer: Bir ilaç vardır, belli bir süre vücut için tedavi sağlar, fakat öyle bir zaman gelir ki, ayni ilâç hastalık doğurur. İşte ameller de böyledir. Belli bir süre bir iyileşme sağladığı halde, bir bozulmaya yol açabilir.

Allahın her şeye kadir olduğunu, dolayısıyla neshe, aynısını veya daha hayırlısını getirmeye güç yetirdiğini

bilmez misin? Buradaki hitap Hazret-i Peygambere'dir. Soru ise, olayın kesinliğini göstermek içindir. Yani sen de kesin bilirsin ki, ”Allah her .şeye kadirdir..."

106 ﴿