127İbrahim ve onun İsmail, ishak, Medyen ve Medayin adlı dört oğlundan biri olan İsmail, Kabe'nin temellerini yükseltirken, Rablerine şöyle duâ ediyorlardı: Burada geçmiş bir olaydan söz edildiği halde, şimdiki zaman kipinin kullanılması, olayı şu anda meydana geliyormuş gibi, karşıdaki insanın kafasında canlandırmak ve gözünün önüne getirmek içindir. Âyette ”temeller" anlamına gelen ”kavâid" kelimesi, ”kaide" sözcüğünün çoğuludur. ”Kaide" aslında bir sıfat olup ”sabit" anlamına gelir. Daha sonra çok kullanılmaktan dolayı sebat ve istikrar anlamında isim olarak kullanılmıştır. Bu, bir bakıma, Kabe'nin temellerinin değişmeye, yıkılmaya, yok olmaya karşı korunmuş olduğu anlamına gelir. Buna göre âyetin anlamı şu olur: ”Ey Rasûlüm Muhammed, hatırla! Hani bir zaman İbrahim (aleyhisselâm) Kabe'nin temellerini yükseltiyordu..." Hazret-i İbrahim'in Kabe'nin temellerini yükseltmesinden söz edilmesi, Kabe'nin Hazret-i İbrahim'den önce de var olduğunu gösteriyor. Çünkü ”temellerini yükseltirken..." deniliyor. Öyleyse Hazret-i İbrahim, var olan bir temelin üzerine Kabe'yi bina etmiştir. Ancak Kabe'nin ilk kez kim tarafından yapıldığı konusunda görüş birliği yoktur. Kimine göre Kabe'yi ilk kez melekler kurmuştur. Kimine göre ise, yüce Allah gökte Beytü'l-Ma'mur adında bir ev yapmış ve meleklere yeryüzünde ona benzer, onun hizasında ve onun ölçülerinde bir bina yapmalarını emretmiştir. Kimisine göre de Kabe'yi ilk yapan Hazret-i Adem'dir. Hazret-i Nuh Tufanında kaybolmuş, sonra yüce Allah, bunun yerini Hazret-i İbrahim'e göstermiştir. Temelleri yükseltirlerken şöyle diyorlardı: 'Ey Rabbimiz! Bunu bizden kabul et. Duamızı ve diğer ibadetlerimizi kabul eyle. Şüphesiz sen her şeyi duyduğun gibi, duâ ve yakarışımızı da çok iyi işiten ve tüm davranışlarımızdaki niyetimizi de çok iyi bilensin. Bu âyet, bir ibadetle yükümlü olan herkesin, ibadet veya Allah'a yaklaşmak için yaptığı bir işi, emredildiği şekilde yerine getirip bu konuda bütün çabasını harcadıktan sonra, yapılan işin, hizmetin, taatın ve ibadetin kabul edilmesi için Allah'a duâ etmesinin gereğine işaret ediyor. Çünkü bunu kabul etmek, ya da etmemek Allah'a kalmış bir şeydir. Allah'ın bu konuda herhangi bir zorunluluğu yoktur. |
﴾ 127 ﴿