150

Her nereye çıkıp gidersen git, ister seferlerinde, ister savaşlarında olsun; yakın ve uzak nereye gidersen git

yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Ey iman edenler! Yeryüzünün hangi yerinde ve noktasında bulunursanız bulunun, ister mukim, ister yolcu olun, namaz kıldığınızda,

nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin. Bulunduğunuz yerlerden hep o tarafa yönelerek ibadet edin.

Bu emir birkaç kez tekrar edildi. Çünkü, kıble konusu çok önemlidir. Eski kıblenin yürürlükten kaldırılması, bir bakıma şüphe ve fitne konusu olmuştur. Bu bakımdan bu emrin üst üste birkaç kez tekrarı gerekir. Kaldı ki her tekrarda da bunun apayrı bir hikmeti zikrediliyor.

Ki insanların, aleyhinize bir delili olmasın. Kıblenin Kabe'ye çevrilmesi, Yehudilerin delil ve hüccetlerini önler. Çünkü Tevrat'ta Hazret-i Peygamber'in kıblesinin Kabe olacağı belirtilmiştir. Arapların delillerini de geçersiz kılar. Çünkü araplar, Hazret-i Peygamber için:"O, Hazret-i İbrahim'in dininden olduğunu savunuyor, fakat kıblesine aykırı davranıyor" diyorlardı.

Onlardan zalim olanlar müstesnadır. Bu yahudi leiden inatçı olanlar hariç. Onlar derler ki: ”O, kavminin dinine meylettiği ve kendi beldesi olan Mekke'yi sevdiği için bizim kıblemizi terkedip Kabe'ye yöneldi. Eğer gerçekten hak üzere ise, o zaman tüm peygamberlerin kıblesi olan Kudüs'e yönelmeye devam ederdi." Bir de Mekke halkından inatçı olanlar hariç. Onlar da, artık Muhammed işin iç yüzünün farkına vardı, atalarının kıblesine döndü, yakında da onların dinine döner, dediler.

Onlardan korkmayın. Kabe'ye yönelmeniz konusunda onlardan korkup çekinmeyin,

Benden korkun! Benim emrime sarılın, çünkü size yardım edecek olan benim.

Ben de üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Size, Mescid-i Haram'a doğru yönelmenizi emrettim ki, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Çünkü kavim, yaptıkları tüm işlerinde, Hazret-i İbrahim'e uyduklarını ileri sürerek bununla övünüyorlardı. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ne zaman Kudüs'ten tekrar Mescid-i Harama kıble olarak yönelince, bu kıbleyle ilgili hususlarda, kendileri için verilecek olan nimetin tümü verilmiş oldu.

Böylece hidayete ermiş olasınız. Böylece hak dinin şeairini (işaretlerini) bulmuş olursunuz.

150 ﴿