183

Ey iman edenler! Buradaki 'Ey", çağrı edatıdır. Bu, dosttan dosta bir sesleniştir. ”Eyyühâ" sözcüğü de, dosttan dosta bir uyarıdır.

Hasan-ı Basrî şöyle diyor: ”Eğer Allah'ın: ”Ey iman edenler" dediğini duyarsan, kulağını dört aç. Çünkü burada mutlaka emredilen bir emir veya yasaklanan bir nehiy vardır."

Cafer Sadık da: ”Seslenişteki bir lezzet ile ibadetin ve sıkıntının yorgunluğu gider. Bu, sevenin sevgilinin emrine bağlılığını ve hemen emredilene koştuğuna işaret eder. Hatta sevgili kendisine, canını ateşe atmasını emretse de bunu yapar" der.

Sizden öncekilere farz kılındığı gibi, sizin üzerinize de oruç farz kılındı. Size Ramazan ayı orucu farz kılındı. Oruç anlamındaki ”Siyam" kelimesi, şeriat dilinde, niyet etmek suretiyle gündüz alışılmış olan şeylerden imsak, yani iftar etmemek suretiyle uzak durmak anlamınadır. Alışılagelen şeyler de, canın çektiği şeylerdir. Bu, mü'minlerin avamının orucudur. Havassın, yani seçkin kişilerin orucu ise, kendisini yasaklanan tüm şeylerden uzak tutmaktır. Ehassu’l-havâsın, yani daha seçkin kişilerin orucu ise, Allah'dan başkasından imsak, yani uzak durmaktır.

"Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi" ifadesiyle, Hazret-i Âdem'den itibaren daha önceki peygamberlere ve ümmetlere de orucun farz kılındığı belirtiliyor ve hüküm pekiştiriliyor. Aynı zamanda bu ibadete teşvikte bulunuluyor. Bir de bu hitapla karşı karşıya bulunanların gönülleri hoş tutulmak isteniyor. Aslında oruç ibadeti zor bir ibadettir. Zor bir şey, genelleştirilince, bu yükün taşınılması da kolaylaşır. Herkes aynı şekilde bunu yerine getirmeye arzu duyar. Âyette yer alan benzetme, orucun esasen farz o tu şundadır. Yoksa farz kılınan oruç ibadetinin kemiyetinde değildir. Meselâ Hazret-i Âdem'e farz kılınan oruç Eyyam-ı biz denilen her kamerî ayın onikinci, onüçüncü, ondördüncü ve onbeşinci günlerindeydi. Aşure orucu Hazret-i Mûsa'nın kavmine farz kılınmıştı. Dolayısıyla âyetteki benzetme, her bakımdan eşitliği gerektirmez. Nitekim Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyorlar: ”Sizler, Rabbinizi, tıpkı ayın ondördündeki ay gibi, göreceksiniz." Bu hadisteki benzetme, görüleni görülene benzetme olmayıp, görmeyi görmeye benzetmedir. Yani ayın ondördünde ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz demektir. İşte oruçtaki benzetme de böyledir.

Ola ki sakınıp korunursunuz. Böylece günahlardan korunmuş olursunuz. Çünkü oruç her günahın kaynağı olan şehveti kırar. Nitekim Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: ”Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse hemen evlensin. Çünkü bu gözü daha çok korur, iffeti daha çok muhafaza eder. Kimin de gücü yetmezse, oruç tutsun. Çünkü oruç onun için bir kalkandır." Böylece oruç tutulması halinde, insandaki şehevî istek kırılır ve tıpkı hadım bir insan gibi, meninin şerrinden kurtulur. Hadisteki emir vaciplik ifade eder. Çünkü bu, şiddetli arzuya hamledilmiştir.

"Ey gençler topluluğu" ifadesi ile buna işaret edilmiştir. Çünkü gençler, gerçekten sağlıklı bir yaratılışta olmaları halinde buna karşı isteklidirler.

183 ﴿