225Allah sizi, hata ile yaptığınız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz. Lağv (hata), düşük söz, boş laf. Hata ile yemin (yeminlerde lağv), yemin ederken herhangi bir şeyi amaçlamaksızın, maksatsız olarak yapılan yemindir. Bir kimsenin, doğru sanarak bir konuda yemin etmesi, fakat yemin ettiği o şeyin sandığı gibi çıkmaması da yemin-i lağvdır. Ebû Hanife'ye göre günahı olmadığı, gibi, bunun için keffaret (ceza) da gerekmez. İmam Şafiî'ye göre, Yemin-i lağv, herhangi bir and içmeyi amaçlama ksızın dilden çıkan yemindir. Meselâ, ”hayır vallahi", ”evet vallahi" gibi, akla yemin etme anlamı gelmeden sarfedilen sözlerdir. Hatta böyle birisine: ”Sen Mescid-i Haram'da yemin ettin" diye bir şey söylense, belki de bin kez ”hayır vallahi" diyecektir. Fakat kalblerinizin kazandığından sorumlu tutar. Sorumlu tutma (muahaze), cezalandırmadır. Ancak bile bile, yalan yere yapılan yeminlerinizle sizi hesaba çeker, cezalandırır. Kişinin, bir konuda, aksinin doğru olduğunu bildiği halde ettiği yemine ”Yemin-i Ganıûs" denir. Çünkü sahibini günaha daldırmaktadır. Allah çok bağışlayandır, yanılarak ve hata ile yaptığınız yeminleriniz sebebiyle sizi bağışlar. Çok yumuşak davranandır. Cezalandırmada aceleci davranmaz. Alimler şöyle der: Bir kimse yemin eder ve sonra yeminini bozarsa, eğer yemini geleceğe aitse, buna keffaret yani ceza gerekir. Bu tür yemine ”Mün'akit yemin" denir. Eğer yemini geçmişle ilgiliyse ve yemin eden kimse de olayı bile bile aksi olan şeye yemin ediyorsa, bu büyük günahlardandır. Bunun keffareti de yoktur. Ebû Hanife'ye göre bu, büyük günahlardan sayılır. İmam Şafiî'ye göre bundan ötürü de keffaret gerekir. Bu. Yemin-i Gamûs'tur. Eğer yemin eden kimse olayı bilmiyor ve yaptığı yeminde doğru olduğunu sanıyorsa, durum da böyle değilse, bu, Ebû Hanife'ye göre yemin-i lağv'tır. Bunun için de keffarete gerek yoktur. Fakat Şafiî'ye göre bu yemin-i gamûs'tur. Keffaret gerekir. Allah adına yapılan yemin veya Allah'ın isimlerinden biriyle yapılan yemin, meselâ: ”Vallahi", ”verrahmani" gibi yeminler, Allah'ın sıfatlarıyla yapılan yemin, meselâ, ”Allah'ın izzeti için", ”Allah'ın azametine", ”Allah'ın celâline", ”Allah'ın kudretine" gibi şeylere yapılan yeminler, yemindirler. Ancak Allah'tan başkası adına yapılan yemin, Kabe'ye yemin olsun. Beytullah'a yemin olsun, Peygambere yemin olsun türünden yapılan yeminler, ya da baba ve benzeri şeylere yapılan yeminlerse yemin sayılmazlar ve bu anlamda bir yemin eder de, sonradan bozarsa, bozduğu için bunlara herhangi bir ceza da gerekmez. Bu tür yemin mekruh bir yemindir. Hoş görülmez. İmam Şafiî de: ”Bunun günah olmasından endişe ederim" der. Hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Kim Allah'tan başkası adına yemin ederse, o kimse Allah'a şirk koşmuştur. ” (115) Yani kim Allah'tan başkasına yemin eder ve yemin ettiği şeye bir yücelik atfederek böyle bir girişimde bulunursa, yemin ettiği o şeyi yüceltme konusunda Allah'a ortak koşmuş olur. Oysa gerçek yücelik yalnızca Allah'a aittir. Ali er-Râzî de: ”Hayatıma yemin ederim, hayatına yemin olsun, gibi şeylerle bir kimse yemin edecek olursa, küfründen korkarını" der. Gerçi halkın çoğu bu gibi şeyleri bilmeden söyleyip dururlar. Ben, bunun kesin şirk olduğunu söylemekteyim. Çünkü Allah'tan başkası adına yemin yapılamaz. Ayrıca bir kimse, İslâm'dan uzak olayım anlamında da yemin edemez. Kim bunu doğrulayarak, yani bilerek söylerse, bu kimse salim olarak İslâm'a tekrar dönemez. Eğer bu şekildeki bir yemini yalandan olsun diye söylerse, o kimsenin kâfir olacağından korkulur. Nitekim hadiste şöyle buyurulmuştur: ”Kim yalan yere islâm'dan başka bir dinle yemin ederse, yemin ettiği şeyin kapsamına girer." (116) Hadisin zahiri şuna işaret eder: Eğer bir müslüman, ”ben şöyle yaparsam, yahudi olayım" der ve o şeyi yaparsa, kâfir olur." Şafiî bu görüştedir. Hanelilere göre, kâfir olmaz. Hanefi ler, hadisi tehdit anlamına yorumlamışlardır. Fakat, yemini dili geçmiş zaman kipiyle söylerse, yani ”eğer ben şunu yaptıysam, yahudiyim" der ve o şeyi de işlerse, Haneliler böyle bir yemin konusunda farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Eğer adam bunun yemin olduğunu bilirse, sahih olan görüşe göre küfre girmez. Fakat bu yeminle kâfir olacağı kanaatindeyse ve bunu bile bile yaparsa kâfir olur. Çünkü küfre, bile bile razı olmuştur. İşte çoğunluğa göre hadisin yorumu böyledir. Fetavay-ı Bezzâziye'de, fetvaya göre bunun yemin olduğu, böyle bir kimseye keffaret gerektiği görüşü yer alır. |
﴾ 225 ﴿