240Sizden, geride eşlerini bırakıp ölenler, zevcelerinin evlerinden çıkarılmaksızın bir yıla kadar geçimini sağlayacak şeyi vasiyet etsinler. Böylece karılarınız bir yıl evlerinden dışarı çıkıp kimseye muhtaç olmadan geçimlerini sağlasınlar. Henüz ölüm döşeğinde hasta yatarlarken, hanımlarının kendilerinden sonra dışarı atılmaması ve mağdur bırakılmaması için, yiyecek, giyecek ve barınak hususunda bir yıl sürecek şekilde vasiyette bulunsunlar. Bu âyet Taif li bir adam hakkında nazil olmuştur. Bu zat Hakîm b. Haris'ti. Kendisi Medine'ye hicret etmişti. Yanında çocukları, ana ve babası, bir de hanımı vardı. Adam vefat etti. Allah bu âyeti bunun üzerine indirdi. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), ölen şahsın mirasından ölenin ana ve babasına, çocuklarına pay verdi, fakat hanımına bir şey vermedi. Ancak miras verdiği kimselere, kocasının terekesinden bir yıl ona infakta bulunmalarını emretti. İslâm'ın ilk dönemlerinde vefat üzerine kadının iddet bekleme süresi bir yıldı. Bir yıl bitmeden vârisin bu kadını evden çıkarıp atması haramdı. Kocanın da bunu vasiyet etmesi gerekirdi. Nitekim bu durum miras âyeti nazil oluncaya kadar sürdü. Miras âyetiyle bir yıllık nafaka durumu neshedilip yürürlükten kaldırıldı. Ayette, kocası ölen kadının iddet süresi dört ay on gün olarak belirlendiğinden, bir yıllık iddetde neshedilmiş oldu. Şayet o kadınlar kendiliklerinden çıkıp giderlerse, eğer kadınlar kendi arzularıyla kocalarının evlerini bırakıp giderlerse, ey hükümdarlar ve hâkimler artık kendi haklarında meşru olanı yapmalarında sizin için bir günah yoktur. Meselâ şeriatın reddettiği anlamda bir iş yapmadıkları takdirde, süslenmek, koku sürünmek, matemi terk, evlenme girişimleri gibi şeyler dışında, bir vebal ve günah yoktur. Allah mutlak galiptir, emri üzerinde kesinlikle üstün gelir ve kendisine karşı gelenleri de cezalandırır. Hikmet sahibidir. Hükümlerinde kullarının maslahatlarını gözetir. |
﴾ 240 ﴿