277

Allah'a, Rasûlüne ve onunla gönderdiği şeylere

iman edip iyi işler yapanlar, taat ve ibadete devam edenler,

namazı dosdoğru kılanlar, zekâtı verenler var ya, Bu iki ibadetin ”iyi işler" kapsamında olmasına rağmen burada özellikle anılması, onların diğer sâlih amellere göre daha önemli olduğunu göstermek içindir.

İşte onların Rableri katında kendilerine vadolunmuş

mükâfatları vardır. Onlara hoşlanmayacakları ve istemeyecekleri bir şeyden dolayı endişe ve

korku yoktur, Onlar sevdikleri bir şeye ulaşamayacakları konusunda

üzülmeyeceklerdir de.

Bilindiği gibi faiz yiyen kimse, obur bir kimseye benzetilmiştir. Yer fakat doyamaz. Karnı şişinceye kadar yemeye devam eder ve kendisine ağırlık çöker. Kalkmak istedikçe, karnının şişkinliğinden saraya tutulmuş gibi yalpalar durur. İşte kıyamet gününde faiz yiyenlerin durumu da böyledir.

Rasûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: ”Faiz yetmiş iki çeşittir. Bunun en aşağısı, kişinin annesiyle zina etmesi gibidir." Böyle bir durumdan Allah'a sığınırız. Böylesine ağır bir söz işiten kimse, hemen kerim olan Mevla'ya tevbe etmeye koşar. Doğrusu bu, kalbi olan veya şahit olarak kulak veren kimse için tüyler ürperticidir. Bir kimse, birine borç verirken, fazlasını almak kaydıyla verirse, ya da verdiği şeyden daha üstününü almayı şart koşarak verirse, bu menfaat getiren bir borçtur ve her menfaat getiren borç da faizdir.

277 ﴿