25Onları, gerçekleşeceğinde hiçbir şüphe olmayan günde topladığımız ve herkesin kendilerine haksızlık edilmeyerek, dünyada kazandığı kendisine tamamen ödendiği zaman, artık halleri nice olur? Onlara hiçbir şekilde, ne fazla bir sevap, ne de eksik bir azap verilir. Herkes, yaptığının karşılığını görür. Bir zerre kadar bile olsa, Allah'ın kullarına zulmetmesi olamaz. Akıllı kimselerin yapacağı şey, günahı denizlerin köpüğü kadar çok bile olsa Allah'ın rahmetinden ümit kesmemektir. Allahü teâlâ, kulun kendisini zannettiği gibidir. Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurur: ”Lâ ilahe illallah ehline, ne ölüm anında, ne kabirde, ne de kabirlerinden diriltilip kalkarlarken hiçbir yalnızlık yoktur. Ben, sanki lâ ilahe illallah ehliyle beraberim. Onların, başlarından toprakları silkelediklerini görür ve 'bizden sıkıntıyı gideren Allah'a hamd olsun' dediklerini işitir gibiyim." Mü'min kimsenin görevi, kendisine hidâyet verdiği ve onu şerefli müslüman milletinden kıldığı için Allah'a hamdetmektir. Onun içindir ki, ”kulun, kendisini tevhid ve imana ulaştıran Allah'a şükretmemesi, onun akıbetinin kötü olmasına işarettir" denmiştir. İmam Gazâlî, Minhac'ül-Abidîn adlı kitabında şöyle der: ”Tevbenin başlangıcı üçtür: Birincisi, günahların sonucunun çirkinliğini hatırlamak; İkincisi, Allah'ın, takat getiremiyeceğin gazabının ve hoşnutsuzluğunun sonucunu hatırlamak; Üçüncüsü ise, zayıflığını ve imkânların azlığını hatırlamaktır." Güneşin ısısına, polisin tokatına, karıncanın ısırmasına dayanamıyan kimse, cehennemin ateşine, zebanilerin kamçısına, kocaman yılanların ısırmasına ve ateşten yaratılan katır gibi akreplere nasıl dayanır. Gazabından ve azabından Allah'a sığınırız. |
﴾ 25 ﴿