44

Bunlar, sana vahy etmek te olduğumuz gayb haberleridir. Kıssada sana, gayba ait bazı haberler anlattık. Anlatılan bu haberler ancak, ya gözlemle, ya kitaptan okumakla veya bir bilgin'in anlatmasıyla öğrenilebilecek şeylerdir. Yahut da Allah'ın vahyetmesiyle. Bu, ilk üçü değildir. Dördüncüsü gerçekleşti ki, o da vahiydir. Allah bunları sana, peygamberliğinin bir delili olarak anlatıyor ki, seninle çekişenler durumu kavrasınlar.

"Vahy" kelimesi Kur'ân'da şu anlamlara gelir:

1) Peygamberlere bir şey bildirmek. (Bkz. Nahl: 43)

2) İlham etmek. (Bkz. Kasas: 7)

3) İstenen anlamı bildirmek. (Bkz. Zilzâl: 5)

4) İşaret etmek. (Bkz. Meryem: 11)

Aslında bütün bunlar, gizlice bildirme anlamına gelir.

Meryem'i onlardan hangisi himayesine alacak diye kalemlerini atarlarken, sen yanlarında değildin. Meryem'i alıp yetiştirme konusunda ihtilâfa düştükleri ve Tevrat'ı yazan kalemlerini attıkları zaman, sen onların yanında değildin.

Kuranın böyle ifade etmesi, müşriklere Hazret-i Muhammed'e vahiy geldiğini bildirmek ve onu inkâr edenlerle alay etmek içindir. Onlar, senin bilgin olmadığını biliyorlar, kitap okumadığını da biliyorlar. Herhangi bir peygamberle arkadaşlık edip, ondan bazı şeyler dinlemediğini de biliyorlar. Geriye sadece gözlem kaldı. O da, imkânsız bir şey.

Çekişirlerken de yine yanlarında değildin. Meryem'i alıp büyütme konusunda ihtilafa düşmüşlerdi. Bu âyet, Hazret-i Meryem'in faziletine işaret etmektedir. Çünkü Allah onu, âlemlere karşı seçip, üstün kılmıştır.

İbn Abbas, Hazret-i Peygamber'in şöyle buyurduğunu söyler: ”Dünya hanımlarının efendisi şunlardır: Meryem, sonra Fatıma, sonra Hatice ve sonra da Asiye."m Bu hadis, hasen bir hadistir ve âyetin anlamına uygundur. Âyette de Meryem'in bütün dünya kadınlarından daha faziletli olduğu bildirilmiştir.

Hazret-i Enes (radıyallahü anh) rivayet ediyor: Hazret-i Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu: ”Dünyadaki kadınlardan İmran'ın kızı Meryem, Huveylid'in kızı Hatice, Muhammed'in kızı Fatıma ve Firavunun karısı Asiye sana misâl olarak yeter..'

Bu hadisler, sayılan dört kadının, diğer kadınlardan üstün olduklarını ifade etmiştir. Biliniz ki, kemal ehli çok erkekler vardır. Hanımlarda, bu dört kişiden başka kemal (olgunluk) ehli yoktur. Kemal ehli demek, iyilik, fazilet ve takvada son derece ilerde olmak demektir. ”Kemal", kâmilin elde etmeye daha lâyık olduğu şey demektir. Peygamberlik, hanımların yapacağı şeyler cümlesinden değildir. Çünkü peygamberlik, açıklık ve daveti gerektirir. Kadınların durumu ise kapalılığı gerektirir. Peygamberlik, kadınlar için bir kemal değildir. Kadınların kemali ”sıddîkiyet"tir. O da peygamberliğe çok yakındır. Siddik demek, bütün hal, hareket ve sözlerinde dosdoğru olan demektir. Hanımlar içerisinde de, erkeklerin makamına ulaşan kâmil hanımlar, arif hanımlar vardır. Bunlar da bir anlamda erkektirler. Bir şâir şöyle der:

Eğer kadınlar bize söylendiği gibi olsaydı, Erkeklere tercih edilirlerdi.

"Güneş" kelimesinin dişi kabul edilmesi ayıp değildir. ”Hilâl" kelimesinin erkek kabul edilmesi de övünç değildir.

44 ﴿