61

Hristiyanlardan

her kim, sana bilgi geldikten sonra, onun (İsa'nın) hakkında İsa Peygamber ve onun annesi konusunda, açık ve kesin âyetleri senden dinledikten sonra, yine kötülük ve sapıklıkta devam edip,

seninle çekişmeye girerse, onlarla konuşmayı kes, onlara inatçılar gibi muamelede bulun ve onlara

de ki: 'Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimiz ve kendinizi çağıralım... Onlar sadece bedenleriyle orada bulunuyorlardı. Onlara, iddia ve delillerinizi de getirin dendi. Âyet, sadece erkek oğulları zikretmesine rağmen şumûlûnde evlatlarınız manası vardır ki oğullarınız ve kızlarınız demektir. Sadece erkekleri zikretmesi, erkeklerin yaradılışta daha izzetli olmasındandır. Bizden ve sizden herkes, değerli bildiğini ve kalbinin bağlı olduğu, duâsının kabul edildiğine inandığını çağırsın

da, duâ ve niyaz edelim, Allah'ın lânetini, yalancılar üzerine kılalım.'

Rivâyet edilir ki: Onlar duâ ve niyazla lanetleşmeye çağırıldıkları zaman, ”dönüp bakalım" dediler. Birbirleriyle başbaşa kaldıkları zaman, Abdülmesih'e ”görüşün ne?" diye sordular. O da ”Ey Hristiyan topluluğu! Siz biliyorsunuz ki Muhammed, gönderilmiş bir peygamberdir. Size, sahibiniz Hazret-i İsa'nın emrinden bir bölüm getirmiş. Allah'a yemin ederim ki, hiçbir toplum yoktur ki peygamberle lanetleşsinde, büyükleri yaşasın, küçükleri yetişsin. Yani peygamberle lanetleşip de yaşayan hiç bir millet yoktur. Eğer böyle yaparsanız, helâk olursunuz. Eğer dininizde devam etmek istiyorsanız, onunla vedalaşıp, ülkenize dönün" dedi. Bununu üzerine Hazret-i Peygambere geldiler. O, Hüseyin'i kucağına almış, Hasanın da elini tutuyordu. Hazret-i Fatıma, Peygamber'in arkasında, Hazret-i Ali de Fatıma'nın arkasında yürüyordu. Bu esnada Hazret-i Peygamber: ”Ben duâ ettiğimde, siz de âmin deyin" buyurdu.

Bunu gören Necran'lı din adamı şöyle dedi: ”Ey Hristiyan topluluğu! Ben öyle yüzler görüyorum ki, Allah bir dağı yerinden yok etmek isteseydi, o yüzler sebebiyle yok ederdi. Lânetleşmeyin, helâk olursunuz."

Daha sonra Hazret-i Peygambere hitaben ”Ey Ebü'l-Kâsım! Seninle lânetleşmeyip anlaşmaya ve sana her yıl, bin tanesi Safer ayında, bin tanesi de Recep ayında olmak üzere ikibin elbise ile otuz tane demirden yapılmış âdi zırh vermeye karar verdik" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber, onlarla anlaşma yaptı ve onlara böyle bir yazı yazdı.

61 ﴿